-
çayyolu semtinin ne kadar hayvansever dostu olduğu daha ilk bakışta sokak köpeklerine bakınca açıkca anlaşılmaktadır
yeni mah belediyesi fevziyeye yaptırdığı barınakta
eğer bu hayvanları eskisi gibi bizim gibi besleyemezse bu hayvancağızlar açlıktan zaviyet geçirir biline ..
Tarih: 22 Şubat 2012 13:02 Ekleyen: Beğenme: 0
-
BAY ÖNDER SAV;
Geçenlerde TNT ekranlarında daki söyleşinizi ibret ve nefretle izlediğimi bilmenizi isterim.
Utanmadan sıkılmadan bizleri aptal yerine koyarak dürüstlüğünüzden ve 10 yılı aşkın bir süre CHP'nın genel sekreterliğini başarıyla yürüttüğünüzü söylüyorsunuz.
Bay Sav hangi başarıdan ve doğruluktan bahis ediyorsunuz partiyi iktidaramı taşıdınız.
Evet bir başarı elde ettiniz iki bin üç yılındaki yasalar çercevesinde SN RTE ye bu gün sahip olduğu imkanları sağlamıştınız.
Mahalle delegelerinide genel merkezde belirlemeyi başarıyordunuz.
Ankara'nın 50 km dışında jandarma denetiminde tel örgüler arkasında kendinizce belirlediğiniz delegelerle örgüten kaçırılçasına kurultayları yapmayıda beçeriyordunuz.
Az olsun benim olsun mantığıyla beceriyordunuz.
Ülkenin büyük bir bölümüne gitmemeyide ve Ankara'nın dışına çıkmamayıda başarıyordunuz.
Muhaliflerinizde partide ihraç yoluyla atmayı başarıyordunuz.
Ama yeter Defolunuz demiyorum.
Lütfen SAV r OLUNUZ.
Tarih: 22 Şubat 2012 13:02 Ekleyen: Beğenme: 0
-
GÖKÇEK e Açık Mektup
İnşallah çayyolu nun chp li eşrafından birine dünür olursun
Tarih: 22 Şubat 2012 09:48 Ekleyen: Beğenme: 0
-
Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin cadde ve sokaklardaki bilbordlara verdiği komik ilan sizin de dikkatinizi çekmiştir. Belediye, metro çalışmalarına ve kentsel dönüşüm projesine verdiği destek nedeniyle Başbakan’a teşekkür ediyor! Bence gazetenizin burada üzerinde durması gereken 3 nokta var; o Melih Gökçek ki, yıllardır metroyu bitirememiş, sonunda da “Ben beceremedim” diyerek topu Ulaştırma Bakanlığı’na atmıştır. Normal şartlarda sayın Gökçek’in Başbakan’a teşekkür etmesi değil, Başbakan’dan özür dilemesi gerekmez mi? Peki Başbakan ya da Ulaştırma Bakanı veya Melih Gökçek tüm bu çalışmaları babalarının hayrına mı yapıyorlar? Bu halk onları kendisine hizmet etmek için seçmedi mi? Belediye, halkın cebinden çıkan parayla nasıl köşe bucağa reklam verir? Bu reklam panoları için halkın cebinden kaç liranın çıktığı açıklanmalıdır. Hadi diyelim bu iki noktada da sıkıntı yok. O zaman şunu sormak benim ve benim gibi düşünenlerin hakkı değil mi; Mamak’ta insanlar heyelan tehlikesiyle karşı karşıyalar, diken üstünde oturuyorlar. Bu reklam panolarına harcanan para o insanlara biraz olsun rahat nefes aldırmak için harcanamaz mıydı?
Tarih: 22 Şubat 2012 09:48 Ekleyen: Beğenme: 0
-
arkadaşlar bugün konut 2 de nöbet tutan köpişlerin arasından geçtim maşallah maşallah bu sevimli dostlarımızda aynen bizim gibi obez olmuşlar
şişmanlıktan yürüyemiyorlar bile
Tarih: 22 Şubat 2012 09:48 Ekleyen: Beğenme: 0
-
İlklere imza atan kadınlar
İlk kadın bakanı ve başbakanını şüphesiz bilirsiniz. Peki ya ilk kadın çöpçüsü, ilk kadın muhabiri, ilk sendikacısı, ilk subayını, ilk hakemi tanıyor musunuz?
Avukat: Süreyya Ağaoğlu.. Bakan Prof. Dr. Türkan Akyol.. Başbakan Prof. Dr.Tansu Çiller Belediye Başkanı: Müfide İlhan..Belediye Başkanı: Sadiye Ardahan..Büyükelçi: Filiz Dinçmen...Çöpçü: Elif Yazgandır.. Danıştay Başkanı: Füruzan İkincioğulları.. Danıştay üyesi: Şükran Esmerer.. Dışişleri görevlisi: Adile Ayla.. Dişhekimi: Ferdane Bozdoğan Erberk.. Doktor: Safiye Ali.. Dünya güzeli Keriman Halis.. Eczacı: Rukiye Kanat Arran.. Emniyet müdürü: Feriha Sanerk.. Fotoğrafçı: Semiha Es.. Gazeteci: Selma Rıza.. Genel müdür: Mükerrem Aker.. Hakim: Suat Berk.. Hazine Genel Müdürü: Aysel Gönül Öymen.. Hemşire: Esma Deniz.. Hesap Uzmanı: Müşeref Çallılar - Güzide Amark.. Heykeltraş: Sabiha Bengütaş.. Jet pilotu: Leman Altınçekiç.. Karakol Amiri: Nevlan Kulak-..Kaymakam: Özlem Bozkurt.. Kimyacı: Prof. Dr. Remziye Hisar.. Makinist: Seher Aytaç.. Milli Eğitim Müdürü: Güler Karakülah.. Milli maç hakemi: Lale Orta-.Muhtar: Mühendis Müzeci: Seniha Sami.. Orman mühendisi: Binnaz
Tarih: 22 Şubat 2012 09:48 Ekleyen: Beğenme: 0
-
Zülfü Livaneli´nin köşe yazısı Yorumsuz -4-
Erdal İnönü, Hikmet Çetin, Murat Karayalçın, Fikri Sağlar, Ercan Karakaş, Mehmet Moğultay, Seyfi Oktay, Celal Doğan ve daha birçok sosyal demokratla el ele tutuşup halkın karşısına çıkmanız gerekirken; eski MHP’lileri, eski ANAP’lıları, idamla yargılanmış sağcı militanları parti vitrinine çıkarmakta ısrar ettiniz.
Size defalarca “Bir şeyin aslı varken kopyasına kimse bakmaz!” dememize rağmen, sol politikaları değil, MHP çizgisini tercih ettiniz.
Sağcıları ve sekreterinizi Meclis’e sokarken, İsmet Paşa’nın Avrupa Konseyi’nde komisyon başkanı olma başarısını gösteren torunu Gülsün Bilgehan’ı Meclis dışında bıraktınız.
İnanın ki bunları yazarken samimi olarak üzülüyorum. Keşke haklı çıkmasaydım, keşke sizin tahminleriniz doğrulansaydı diyorum ama durum ortada.
Yazık oldu Deniz Bey, hem size, hem partinize, hem de size inanan temiz yürekli sosyal demokratlara.
Artık bundan sonra istifa etseniz de bir etmeseniz de.
Bad-el harab-ül Basra!
--0--
Tarih: 22 Şubat 2012 00:18 Ekleyen: Beğenme: 0
-
Zülfü Livaneli´nin köşe yazısı Yorumsuz -3-
Bir milletvekilinin mazbatasını iptal ettirip, Anayasa’yı değiştirip, grubu baskı altına alıp, Siirt seçimlerini es geçip Erdoğan’ı meclise sokmak ve dokunulmazlık zırhına kavuşturmak için verdiğiniz canhıraş çabanın yüzde birini partiniz için verseydiniz sonuç bambaşka olurdu.
Size o gün söylediğim gibi, Türkiye’nin kaderini değiştirdiniz.
Deniz Bey; sözlerimde en ufak bir çarpıtma varsa çıkıp söyleyin. “Öyle değildi. Böyle konuşmadık.” deyin.
Genel Sekreterinizin ve en yakınlarınızın tanık olduğu bu konuşmayı inkâr edin.
Ya da başınızı önünüze eğin ve tarihin hakkınızda vereceği yargıyı düşünün.
Deniz Bey; çok ağır şeyler yazdığımın farkındayım. O akşamki tartışmaya kadar bir dostluğumuz vardı, bunları yazmak istemezdim.
Ama hem duruma doğru teşhis koyamamanız, hem de aşırı derecede inatçı olma huyunuz yüzünden hepimizi tehlikeye attınız.
Tayyip Erdoğan’ın yüzde 34 oyla meclisin üçte ikisini ele geçirmesinin manivelası oldunuz.
Daha önce Refah Partisi’nin belediyeleri ele geçirmesi de sizin oyları bölmeniz sayesinde gerçekleşmişti..
Tayyip Erdoğan’ların ve yine çok yakın dostunuz olan Melih Gökçek’lerin en büyük şansı sizdiniz.
CHP’nin ise en büyük şanssızlığı oldunuz.
Bu ülkenin sola şiddetle ihtiyaç duyduğu bir dönemde, bütün uyarılarımıza rağmen partiyi sağa çekmekte, Kürtlerden, Alevilerden, solculardan ayırmakta ısrarlı oldunuz.
./..
Tarih: 22 Şubat 2012 00:17 Ekleyen: Beğenme: 0
-
Zülfü Livaneli´nin köşe yazısı Yorumsuz -2-
Ama bunların hepsi bahaneydi çünkü siz iki partili rejimin işinize yaradığını anlamış ve seçim sonuçlarına sevinmiştiniz. Çünkü size ana muhalefet partisi lideri olmak ve soldaki rakiplerinizi yok etmek yetiyordu. Bu iş birliğini daha sonra da sürdürdünüz.
O zaman ben sizin Tayyip Erdoğan’la seçim öncesinde Beylerbeyi’nde gizlice buluştuğunuzu ve bir anlaşma yaptığınızı bilmiyordum.
Bu gecenin tanıkları var: Önder Sav, Eşref Erdem, Mehmet Sevigen, Bülent Tanla, Yaşar Nuri Öztürk.
Belki bazıları sizden korkar ve tanıklık etmez ama bir kısmı da bu sözlerin doğru olduğunu açıklar. Yani tanıklar var. Ötekiler de söylemese bile içten içe bunun doğru olduğunu bilir. Siz de bilirsiniz.
Tartışmanın sonunda dediniz ki: “Bu gece birbirimizin fotoğrafını çektik. İki ay sonra çıkarıp bakalım. Ama rotuş yapmadan. Hangimiz haklı çıkmışız?”
Şimdi, 2007 seçimlerinin ardından o fotoğrafı cebinizden çıkarıp bakın Deniz Bey.
Ve düşünün; Meclis grubunda “Erdoğan’ı başbakan yapıyor diyorlar. Evet yapıyorum. Var mı itirazı olan!” diye bas bas bağırmanıza değdi mi?
Erdoğan’la Beylerbeyi’nde gizlice buluşmaya ve size oy veren milyonları hiçe sayarak gizli anlaşmalar yapmanıza değdi mi? (Deniz Bey, biliyorsunuz ki bu gizli buluşmanın da tanığı var.)
Başbakan olmak, elbette Erdoğan’ın demokratik hakkıdır. Ama bunun için olağanüstü çaba harcamak CHP’nin birinci görevi değildir. Üstelik dokunulmazlık kaldırılmadan.
./..
Tarih: 22 Şubat 2012 00:15 Ekleyen: Beğenme: 0
-
Zülfü Livaneli´nin 24.07.2007 tarihli köşe yazısı
yorumsuz -1-
Deniz Bey, o fotoğrafı çıkarıp bakmanın zamanı geldi!
Seçimler öncesi CHP’ye zarar vermemek için bildiğim birçok konuyu içime gömerek sustum, bundan sonra da bu parti ve liderine ilişkin hiçbir şey yazmayacağım.
Çünkü bir faydası olacağına inanmıyorum.
Ama bu konudaki son yazımda size bir tanıklığımı aktarmak zorundayım.
Bunu bir borç olarak görüyorum:
***
Deniz Bey lütfen hatırlayın:
19 Aralık 2002 tarihinde karlı bir Ankara gününün akşamında Mehmet Sevigen’in evindeydik.
Ben Cumhurbaşkanı ile görüşmeden geliyordum.
Abdullah Gül Başbakandı, Tayyip Erdoğan’ın ise Meclis’e girme umudu kalmamıştı.
Cumhurbaşkanı Sezer bir gün önce, Tayyip Erdoğan’ın “milletvekili olmadan başbakan olma” önerisini reddetmişti.
Türkiye’nin kaderi o akşam o evde değişti, çünkü siz “Tayyip Erdoğan başbakan olacak!” diye tutturdunuz.
Sizi “Çok tehlikeli bir oyun bu!” diye uyaran parti dışından önemli şahsiyetlere kızdınız, “Hayır!” dediniz “İki ay dayanamaz. Göreceksiniz iki ay dayanamaz.”
Sizin bu iddianıza karşılık ben ne dedim: “Erdoğan herhangi bir kişi değil, bütün tarikatların birleşerek Erbakan’ın yerine seçtiği siyasetçi; arkasında Amerika, Avrupa desteği de var. Program Türkiye’yi ılımlı İslam cumhuriyeti yapma programı. Sizin dediğiniz gibi iki ayda gitmeyecek; tam tersine, bu odada bulunan herkesin siyasi hayatını bitirecek.”
İki ay dayanamaz iddianızı, “görüşleri gereği IMF ile anlaşma yapmaz, ekonomiyi zora sokar ve dayanamazlar.” tezine oturttunuz.
./..
Tarih: 22 Şubat 2012 00:14 Ekleyen: Beğenme: 0