bu defterimizin sayfalarına ucu herşeye  çekilebilecek
üzerinden polemikler üretilebilecek şeyler 
lütfen yazmaktan sakınınız

Yeşil=  ORDU  !!

Bugün Sözcü Gazetesinin manşetini gördünüz mü?

"Milletin Tek Derdi Var; GEÇİM" diyor!

Bu 2 gün önce Mustafa T. şöyle yazmıştı:

"Yakıcı Sorun Geçim Sıkıntısıdır."

Aklın yolu birdir...

Ortalığı karıştıranlara ithaf olunur!!!

mantık  dersi :


küllerinden doğan  recep ile politik mangalın küllerini eşeleyen denizin serüvenleri ...

iskenderin kılıcı 

sayın sav kendini iskenderin kılıcımı zannediyor
hala ne demek istediğimi buz gibi anlayanlar anlamayanlara bi zahmet anlatsınlar  salonun düzenini ...

kılıçların bile çekil(e)mediği  delegeye otur otur kalk kalk denen dönemler  tarihin tozlu raflarında kaldı artık

Delege seçimlerinin tamamlandığını belirten Kavgasız, gürültüsüz, herkesle ve her kesimle uyumlu çalışacak bir kadro kurduk. Yarın gerçekleştirilecek seçimde iyi bir ekiple delegenin karyısına ...

Çılgın iddialı konuştu büyükşehir belediyesi için de iddialı olduklarını kaydetti...

  Resim Üzerlerini tıklayarak istediğiniz büyüklükte izleyebilirsiniz ...

Psikoloji..!

Birileri,zamanlaması ve içeriği itibariyle son derece dikkat çekici anket neticelerini manşete taşımaya devam ediyor.

Ankette,CHp seçmeni kimi istiyor? denilerek,mevcut CHP genel başkanı başarısız gösterilip, yeni arayışlar ön plana çıkartılıyor.

En ilginç ve tehlikeli olansa,"Peki CHP dışında size göre Türkiye’de yeni bir sosyal demokrat partiye ihtiyaç var mıdır? "sorusuna,çok yüksek oranda evet denildiğinin ileri sürülmesi.

Bu anketler manşetlere taşınıyor.
Güya habercilik yapılıyor.

Oysa habercilik,sadece haber vermek değil, aynı zamanda sorgulamaktır,yorumlamaktır,halkı doğru yönde aydınlatmaktır.

CHP li olduğunu iddia edenler,Ankete katılanların, ne kadar chp li olduğunu, üye olup, olmadığını sorguluyor mu?

Acaba,birisinin oy oranı belliyken, yeni bir sosyal demokrat partinin,oyları bölmekten ve bugünkünden daha kötü bir duruma gelinmeye hizmet etmekten başka ne işe yarayacağı hiç düşünülüp,değerlendiriyor mu?

Yoksa,eğer partiye hakim değilsek,çek kuyruğunu gitsin, mevcut yönetimi kötüleyen her veri işimize gelir, madem ki biz yokuz,o da olmasın kim olursa olsun mu deniliyor.?

Eğer öyleyse, Çok yazık!
Sarıgül'ün kendisi parti kurmaktan vazgeçiyor,etraftan birileri hala dürtüklüyor.

Bunun yapanların,cumhuriyete gönül verenlerin, Atatürkün emanetine sahip çıkanların daha da zayıflamasını isteyenler olduğunu herkes biliyor. Bu,hiç şaşırtıcı değil.

Ama bir taraftan CHp li geçinip, bir taraftan da neye, neden hizmet ettiğini hiç tartmadan..bu konuyu alıp parlatmaya çalışanlara ne demeli?

Tam bir "bozgun" psikolojisi!

(2)

Cuma namazlarının topluca kılınması zorunlu olacak.

Namaz vecibesini beş vakit yerine getirmek isteyen öğrenciye ders saatleri içinde de bu olanak tanınacak.

Çocukların umreye götürülmesini ben akıl edemezdim ama, onu zaten yaptılar.

Gençlerimizin yine topluca hac vecibesini yerine getirebilmesi için de devlet ve hayır sahipleri kesenin ağzını açacak…

Benim aklıma ilk elde gelenler bunlar…

Abarttığımı düşünenler varsa, dindar bir gençlik yetiştirmenin başka nasıl olabileceğini bana lütfen anlatsınlar.

(1)

Başbakan dindar bir gençlik yetiştireceklerini söyledi.
Bu nasıl olacak?
Herhalde şöyle:

Ülkenin bütün çocukları, ağızları anne memesinden ayrılır ayrılmaz Kuran kursları tedrisatından geçecek.

Henüz alfabeyi (pardon, elifbayı) sökmeden, abdest almayı, namaz kılmayı öğrenecek, belli başlı duaları ezberleyecekler.

Bu süreçlerde doğal olarak kız çocukların başları örtülecek.

İlkokuldan, daha da öncesinden başlayarak, kızlar ve erkekler ayrı ayrı sıralarda oturacaklar.

Bu arada, Arap harfleriyle birlikte Arapça öğretiminin de ilk aşamaları gerçekleştirilecek. Bu ise gâvur alfabesi Latin harflerinden Müslüman Arap alfabesine geçmenin altyapısını oluşturacak.

Öğrenim dönemleri dualarla açılacak, “Türk’üm, doğruyum, çalışkanım...” diye başlayan ant kaldırıldığına ya da kaldırılacağına göre, “Elhamdülillah Müslümanım...” diye başlayan yeni bir ant oluşturulacak.

Bütün dersler Kuran ilkelerine uygunlukları gözetilerek işlenecek.

Erzurum’da Dumlupınar İköğretim Okulu Müdürü Mustafa Aydın, üstelik emniyet müdürlüğünün “Huzur Toplantısı”nda, yeni doğanların kanında suça eğilim geni aranmasını ve bu gen bulunan bebelerin, “Vatana, millete, bu ülkeye zararlıysa yürümeden yok edilmesini” önermiş.

AKP’nin İstanbul il gençlik kollarının kongresine hitap eden Sayın Başbakan’ın da “modern dindar” gençlikten, “dininin, dilinin, ilminin, ırzının, evinin, kininin, kalbinin davacısı bir gençlik” anlayıp istediğine bakılırsa...

Bu topraklar daha çoook kin ve kan kaldırır, gelecek soykıyımcılar geçmiş soykıyımcılara rahmet okutur, diye düşünüyorum.

“Sınırsız cesaret ya büyük kahramanlar yaratır ya da azgın katiller.”

VOLTAIRE

ŞİMDİ SUSMAK VEBALDİR!..

Bir siyasi parti ile ilgili konuşmak ve eleştiri yapmak hakkı, sadece o partinin üyelerine mahsus değildir.

Destek veren, vermeyen, sempati duyan, duymayan herkes, fikrini özgürce açıklama hakkına sahiptir.

Bu gerçeğin ışığında, son günlerde Tüzük Kurultayı ile öne çıkan CHP de olup bitenlerle ilgili olarak sokaktaki vatandaş da düşüncelerini açıklayabilir.

Ki, bunun yapılması, halkın sesini duyurması ve kaderini değiştirmek için ağırlığını koyması demektir.

Ve aslında, bizim demokrasimizde eksik olan da budur!.

Yine kurultaya, daha doğrusu kurultaylara gidilen şu günler, bu eksikliğin giderilmesi adına vatandaşın düşüncelerini açıklaması için en doğru zamandır.

Hatta, şimdi susmak vebaldir!

Çünkü; Yıllarca partiyi muhalefette olmaktan kurtaramayan eski yöneticiler, muhalefet alışkanlıklarını şimdi de CHP Yönetimine karşı yürütmektedir.

Hadi onları anladık, koltuklarını kaybetmeyi bir türlü kabul edemiyorlar...İlkeymiş, sapmaymış bahane..

Ya, peşlerinden gidenlere ne demeli...?

Yıllarca yaşananların nasıl farkında olmazlar?

Senelerdir, aynı kadronun CHP’nin başına adeta çöreklendiğini ve bir türlü iktidar olamadığını görmüyorlar mı?

Neredeyse iki nesil aynı yüzleri görerek büyüdü, hep aynı şeyleri dinledi..

Bu arkadaşların iktidar olmak için söyleyecek sözleri, fikirleri vardı da  parti yönetiminden düştükten sonra mı akıllarına geldi.?

Hala bu hırs, bu ısrar niye; Halka ne söyleyecekler, nasıl bize güvenin diyecekler ve hangi yüzle, ne vadedecekler?

Analar neler doğuruyor; Bırakın bir de Kılıçdaroğlu denesin!

Yıllardan beri uygulanan başarısız politikalar ve yapılan yanlışlar yine tekrarlansın isteyenlere hayret etmemek elde değil.

Albert Einstein ne güzel söylemiş;
"Aptallığın en büyük kanıtı, aynı şeyi defalarca yapıp farklı bir sonuç almayı ummaktır."

Evet, onlar belki farkında değiller; Ama halk, yıllarca partinin başına çöreklenmiş ve hiç bir başarı elde edememiş olanları, bir daha partinin başına “musallat” ederek, farklı bir sonuç bekleyecek kadar aptal değildir.

Halk, demokrasinin geliştiği ülkelerde seçim yenilgisi alanların, parti yönetimini kendiliklerinden bıraktığını görmekte, bizdekilerin koltuklarından bir türlü vazgeçmemesine şaşırarak ve kınayarak bakmaktadır.

Tersini düşünenler, yanıldıklarını er geç görecektir!

Hani, olmaz ya, kazayla muhalefetleri başarıya ulaşıp da partide iktidar olabilirlerse, bu defa barajı bile geçemeyeceklerine  hiç kuşku yoktur..

O zaman, onlara değil, CHP' ye ve ülkeye yazık olacaktır ki, bunun hesabını hiç birisi veremeyecektir!..

                          ***