çayyolu zabıtasının tayinini alirızaya çıkartan yeni mah.belediye
çayyolu zabıtasının görev yapacağı altı üssü ufacık bir barakayı iki aydır hala  tamamlayanazken

çayyolu toplu konut bölgesinde 
görüldüğü üzere bölgenin her tarafını şantiye havasına  çevirmesi  sevindirici olmakla beraber 
bu çalışmaların sonuçları inşallah 
büyükehirin  her yönden kazma vurduğu metroların akibetine benzemez

inşallah

ustam demişti ki
  " kimsenin arkasından dedikodu yapma  birgün geilir
arkasından konuştuğun adamın
kahvesini içmek zorunda kalır utanırsın 
o zaman kahvenin köpüğü  hile  boğazından zor geçer"  hesabı bizim  belediyenin arkasından  pek fazla da atmayalım arkadaşlar  çayyolu ' ndaki bu hareketlililik sonra bizi mahcup durumlara düşürmesin

bilmem farkında mısınız 
ankaralılar caddesini iş makinalarıyla çok derin olarak kazıyorlar , acaba neden neden kazdılar  biliyor musunuz ??

duyduğum odur ki
çayyolu 'nun bütün alt yapısı  yeraltı galerilerinden geçtiği halde  sizlerce bu kazı acaba
neyin nesi ??

Başbakan: Bedeli ne olursa olsun, çürük binaları yıkacağız

Daha dün Demirören'in ilanından imalı şekilde söz edenler,
Bugün, Bir çok gazete ve tv, Van depreminde Kızılay'ın ve hükümetin yetersiz kaldığını duyururken, çadır sıkıntısını ve koordinasyon eksikliği herkes kabul ederken, "işte hükümetim, işte ülkemin resmi ve sivil tüm kurumları." diye övgüler yağdırabiliyor.

Bu tutarlılık (!) karşısında söylenecek söz kalmıyor.
hayret ki, hayret
Gözler buna yaşarıyor.

HANGİ KURAL?

Geçenlerde Vakıflar Bölge Müdürlüğü İstanbul Bahçelievlerdeki arazisinin bir bölümünü yeşil alan yapan Büyükşehir belediyesine beddua etmişti.
Bugün de Yaşar Hoca, Van'da yıkılan binaların müteahhitlerine beddua etmiş.
Keza, Sn. Devlet Bahçeli de benzer bir ifadeyle, iki yakaları bir araya gelmesin demiş.
Anlayacağınız bir beddua modasıdır almış gidiyor.
Sanırsınız, ne imar yasası var, ne inşaat ruhsatı veren ve denetlemesi gereken belediyeler var, ne yapı denetim kuruluşları.
Sanırsınız, yapı işlerinde hukuk kurallarına değil, dini kurallara tabiyiz.
Yargıya başvurup, adaletin yerini bulmasını isteyeceğimize, beddua ediyoruz.
Ama, buna çok da şaşırmamak lazım.
Beddua edenler çok da haksız sayılmaz.
Hukuk ayaklar altına alınmışsa, istediğiniz kadar yazın, bağırın, başta imar yasası ve yönetmeliği ile gürültü yönetmeliği olmak üzere, kamu düzeniyle ilgili mevzuat, bizzat kamu görevlilerince çiğnenip, imar planlarıyla sık, sık oynanarak bir yandan yüksek rantlar yaratılırken bir yandan çarpık ve çirkin bir kentleşme oluşturuluyorsa, konutlar işyeri yapılıp, kolonları kesiliyorsa, kaldırımlar işgal ediliyor, kış bahçeleri adı altında mekanlara mekan katılıyorsa ve bunlara karşı çıkanların sesi kısılmak isteniyorsa, şikayetler, feryatlar dikkate alınmıyor, bilinen okunuyorsa ve de bunları yapanlar, ellerini kollarını sallayarak ortalıkta geziyor, haklarına hiç bir işlem yapılmıyorsa,
Hukuk'a, yasalara kim saygı duyar, kim güvenir, adaletin olduğuna kim inanır?
Beddua etmekten başka yol mu kalır?
Bir beddua da ben ediyorum!..

başta sürücü kursları olmak üzere meb. na bağlı kurslara büyük gözaltı geldi . müdür değişmiş yeni müdür çok yaman

kaldırımlarda paten ve kay-kay ile dolaşmak, kaldırımlarda bisikletle ve motorlu araçlarla dolaşmak yasaktır.

   Her gün gözlerim yaşla doluyor!

   Ülkemiz gene büyük bir depremle sarsıldı ve acıya boğuldu.TV ekranlarında izlenenler ,ölü ve yaralı sayısı yüreğimizi dağlıyor.Ama Milletimizin bu felaket karşısında el birlbirliği ile felaket bölgesine koşup yardım yağdırması.hükümetimizin tüm olanakları ile deprem bölgesinde bizzat yer alarak üstün gayretler sergilemesi beni duygulandırdı.İşte milletim,işte hükümetim,işte ülkemin resmi ve sivil tüm kurumları.Bir felaket karşısında el ve gönül birliği içinde  felaketzedelerimizin yanında yer almanızdan dolayı hepinizi kutluyor ve seviyorum!

KORKUNUN ECELE FAYDASI YOK!.
Bir örgüt,bulunduğu semtte kurulmuş olan,adı var kendi yok.Aidat ödeyen üye sayısı iki elin parmaklarını geçmeyen çok sayıda derneğin o bölgenin"ilçe olması" amacı etrafında bir araya gelmesiyle oluşturduğu bir örgüt,bir "platform."
Amacının ne olduğunu çoktan unutmuş,o amaç onun için sadece puslu hatıralarda kalmış,o bölgenin ilçe olmasına gerek yok diyen belediye başkanının himayelerinde gününü gün etmekle meşgul.
Belediyenin hangi siyasi partide olduğu da önemli değil, önemli olan sözde aktiviteler yürüsün,dostlar alış verişte görsün yeter.
Belediyenin,eski adıyla maddi desteğiyle,yeni modern ve afilli adıyla "sponsorluğunda" "etkinlik" yapıp ciddi gelirler sağlamakta,bu etkinliklere çağrılan özel kuruluşlara ciddi tutarlar aktarmakta.
Tereciye tere satmak misali,ülkenin entellektüel seviyesi en yüksek bölgesine marifetmiş gibi,seyirlik getirmeyi kültürel etkinlik zannetmekte.
1980 öncesi,devrimci gençlerin,ekonomik düzeyi düşük  varoşlara götürmeye çalıştığı kültürel etkinliklerin kötü bir koyasını sergilemekte.
Belediyenin büyük "maddi desteği"pardon "sponsorluğuyla" yaratılan "zoraki prestijle" kendisini bölgenin sahibi gibi görmekte.
Daha da vahimi,bölgeyi yakından bilmeyenlerce de böyle algılanıp,yakından tanındıklarında hayal kırıklığı yaşatmakta.
Bir gün,belediyenin bu "alicenaplığının" sorgulacağını hiç düşünmemekte.
O bölge halkının,bu sanal görüntüye son vermek adına sorunlarını dile getirecek yeni ve geniş tabanlı bir örgütlenmesineden rahatsızlık duymakta.
Ama,korkunun ecele faydası olmadığını da bilmesi gerekmekte.

DEMİRÖREN NE KADAR DOĞRU VE HAKLI SÖYLEMİŞ,
AKSİNİ İDDİA EDEN VARSA GEREKÇESİNİ SÖYLESİN.
TÜRKİYE BÖLGENİN EN GÜÇLÜ ÜLKESİ OLMADI MI?

DEMİRÖRENİN BAŞSAĞLIĞI MESAJINI KORKARAK, KIYIDAN, KÖŞEDEN ELEŞTİRMEK, "EŞEĞİNİ DÖVEMEDİK SEMERİNİ BARİ DÖVELİM" DEMEKTİR.

GÜLERLER ADAMA...