HİKAYE BU YA!.. (1)

Türk Dil kurumu Sözlüğünde eleştiri, “Bir insanı, bir eseri, bir konuyu doğru ve yanlış yanlarını bulup göstermek amacıyla inceleme işi, tenkit.” Diye tanımlanıyor.
Ama gerçekte, eleştiri tanımlandığı kadar kolay yapılamıyor.
“Ben her türlü eleştiriye açığım” diyenler bile, aslında eleştiriye tahammül etmekte zorlanıyor.
Eleştiriden genelde kimse hoşlanmıyor.
Buna da “eleştiri yapıcı olsa eyvallah, bu eleştiri değil ki” denilerek kılıf uydurulmaya   çalışılıyor.
Birilerini eleştirip, aslında herkesin kapalı kapılar ardında konuştuğu şeyleri açıkça mertçe yazıp, söylediğinizde, sizden kötüsü olmuyor.
Hemen cephe alınıyor, deyim yerindeyse,”idam fermanınız” hazırlanıyor.
Oysa ki, her eleştiriyi dinleyip, yanlışsa bir kenara koymak, doğru ve haklıysa, hataları gidermek için ondan ders çıkartmak gerekiyor.
Semtimizde bulunan bir örgüt için, şu, şu işleri yapamazsınız çünkü Tüzüğünün buna uygun değil denilmesi, “esas amacı” için uğraş vermeyip, başka etkinliklere ağırlık verdiğinin söylenmesi, geniş bir tabanının olmadığının belirtilmesi, eleştiri olmaktan çok tespit niteliği taşımasına rağmen, buna bile tahammül edilmediği duyumları alınıyor.
Bugün, Van depremi sonrasında gösterdiği performansla, ülkenin en köklü ve büyük derneği Kızılay bile hemen her kesimin eleştirisine uğrarken, bizim semtin örgütü, durum tespiti yapılmasını eleştiriyi içine sindiremiyor.
Kimsenin dokunulmaz olmadığını, düşünce ve fikir özgürlüğü çerçevesinde, hakarete, kişilik haklarına saldırmadan, herkesin herkesi eleştirebileceği gerçeğini görmezden geliyor.
    ./.

Derviş..
Fikir..
Zikir..
Fırsat..!
Dervişin fikri neyse, zikri o dur.
Fırsat bu fırsat..!
Cumhuriyet törenleri iptal edilemez...!
Bu varoluşun, kurtuluşun törenidir..!
Karnaval değil..!
Güncel durum hüzünlü, elem vericidir..
O zaman törenler de daha sade, daha ağırbaşlı, daha sessiz..
Müziksiz, eğlencesiz..
Belki gözyaşlarıyla..
Ama..
Kutlanmalıdır..!
BAYRAKLARI YARINDAN TEZİ YOK, HAZIR EDELİM..!
Ben zaten hiç bir gün indirmedim ki...!

talihsiz tepe :


penceremin perdesinden

anılan o tepeyi süzdükce
toprakları taşıyan kamyonları izledikce

bilmem nedendir 

sevgili hakanımızın
güz gülleri şarkısı hep aklıma gelir
durur .....

vah vah vah ne demesinler

çayyolu ' nun hayırsız tepesi
sitelerin prestij tepesi (mi !? ) oluyor ....

ankarada doğalgaz yüzde onbeş zam geldi diye okumuştum sitede
karta yükleme yaptım
eski fiyat 1 m3 72 liraydı şimdiki 1 m3 te 74 lira pşmuş

atom bonbasının bile nasıl yapılabileceğinin tarifini veren  kitab yazıldı ama sanki  talihsiz tepeye  gerçek olarak ne yapılacağını n tiyoau
sanki  izli dosyalar gibimiş gibi  günlerdir
peşinde koşturmamıza  rağmen
hala kesin bir sonuca ulaşamamış durumlardayız

hergün bir dedikodu çkartılıyor

bugünde bu tepe
ortada gezinen söylentilere ilaveten
anfi tiyatro yapılacağı bilgisi ile ...

Meraklısına Not :

AŞTİ Çayyolu  inşaatı hızla devam ediyor

Atataürkçü Düşünce derneği çayyolu Şubesince, Van depremzedelerinde gönderilmek üzere "Bir Bot, Bir Mont" ismiyle açılan yardım kampanyasında toplanan yardım malzemeleri, mahalline gönderilmiş.

Her türlü övgüye layık, bu hızlı çalışmaları nedeniyle ADD çayyolu yönetimini kutlamayı borç biliyorum.
Saygılarımla.

hello çayyolu

tepede baraj mı inşa ediyorlar
günlerdir baraj inşaatlarında çalıştırılan kamyonların biri gidiyor biri geliyor

Basında yer alan haberin başlığı şöyle;

"Deprem vergileri ne oldu?"

Altında şunlar yazıyor;

"Van Depreminden sonra yeniden kamuoyunun gündemine gelen deprem vergileri ne oldu? Bunun için toplanan vergiler nereye harcandı, sorusuna yanıt Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’ten geldi.
Şimşek'e, 1999 depreminden sonra çıkarılan vergiler neticesinde yaklaşık 46 ila 48 milyar liralık gelir elde edildiği ve bu vergilerin nereye harcandığı soruldu.
Şimşek, toplanan vergilerin sağlık, eğitim, duble yollar gibi 74 milyonun ihtiyacını karşılamak için kullanıldığını söyledi."

Haber böyle.

Akla şu soruları getiriyor.

Peki belli bir amaç için toplanan verginin, başka işler için harcanması doğru mu?

Eğer böyle yapılacak idiyse, o vergilerin, depremle ilgili zararlarının ve alınacak tedbirlerin finansmanında kullanılacağını belirtmeye ne gerek vardı?

Elektrik faturaları üzerinden yıllarca TRT payı adı altında bir dolaylı vergi alındı ve sadece TRT ye aktarıldı.
Depremle ilgili vergilerin de sadece deprem risklerinin en aza indirilmesi, binaların güçlendirme çalışmaları için kullanılması ve muhtemel zararlar için bloke edilmesi gerekmez miydi?

Allah muhafaza, İstanbul'da o çok konuşulan deprem gerçekleşse ne olur?

Bu vergilerden İstanbul ve buradaki depremden etkilenmesi olası diğer kentler için harcama yapılmış mıdır?

Muhtemelen bu soruların cevaplar olumsuz.

O halde son soru;

Biz hep böyle "karadüzen" yaşayıp,
her afetten sonra, kendiliğimizden yardımda bulunamıyormuşuz gibi, TV lerde ünlü simaların sunacağı yardım kampanyaları mı başlatacağız?.