Basit Forum


Tüm Mesajlar Görüntüleniyor › Ziyaretçi Defteri

Lütfen Giriş Yap veya Kayıt Ol!

Ziyaretçi Defteri Arşivi

Ara

  • İVME

    Çayyolunda eğitime büyük bir İvme kazandıran İvme Dershanesi kurucusu Sayın Abdullah YÜKSEL 'in 3 ayda bir yayınlamış olduğu eğitim kitapçıklarını severek ve ilgiyle okuyorum, gerçekten her anne ve babanın, eğitimcinin ,öğrencinin severek okuduğu kitapçıkları tek tek alarak biriktirdim.
    Bu harika kitapçıkları yazıp ücretsiz dağıtarak eğitim camiasına sunduğu için kendisine Teşekkür ederim.
    Yüreğine sağlık...ABDULLAH YÜKSEL...)))
    Tarih: 01 Aralık 2011 14:13 Ekleyen:
  • Seni Seviyorum Arkadaşım!


    Sorunlar karşısında sürekli şikayet edenler, bir gün o sorunun bir parçası olurlar Sizin gayet güzel
    tanım(l)adığınız biz yazarlar, bunu kabul etmediğimiz için yazıyoruz ve çiziyoruz ...

    Bütün yollar kapandı! Uğur Dündar'dan olay açıklamalar!
    Tarih: 01 Aralık 2011 14:12 Ekleyen:
  • t e s t e r  :



    çayyolu'nda oturan sağlık bakanlığımızın üst düzey  bürokratlarından ufak bir ricam olacak. ilgilenirlerse şimdiden benim gibi mağdur duruma düşecek hasalara,  göz kusuru olanlara, 
    önceden hem yardım etmiş olacaklar hemde  ileri düzeyde medeniyet seviyesini yakalamış ülkelerin sağlık standartlarına türkiyeyi de ılaştırmış olacaklardır...

    şöyle ki   ; bendeniz  yıllardır  yumuşak lens kullanmakta olup  ; son yıllarda  ankara da artan allerji polenleri yüznden yumuşak lensleri 
    çimlerin ilk kesilme mevsiminde kullanamadığım için
    çok ünlü bir hastanenin önerisi üzerine sert lens siparişi yaptım ;

    ancak bu lenslere  bir seferde 1000 lira civarında bir ücret ödememe rağmen  gözüm uyum sağlayamadı ve sert lensler  böylece hurdaya çıkmış oldu

    halbuki gelişmiş ülkelerde olduğu gibi
    hiç değilse büyük şehirlerimizde 
    büyük lens merkezleri kurulsa ve bu lens merkezlerinin kolleksiyonlarında her türlü  çap ve dioptiri bulunsa ve de bu  merkezler deneme lenslerini tüketiciler ücretsiz olarak  denese ve  eğer gözüne uyum sağlarsa sipariş etse olmaz mı

      olur , neden olmasın
    herşeyin önceden denenip alındığı bir çağda yeter ki sağlık bakanlığımız istesin 

    göz bu göz kör kütük değil
    başka miç bir şeye benzemez .....

    Tarih: 01 Aralık 2011 14:11 Ekleyen:
  • "Düzen değişecek"

    Ecevit ile çalışıyoruz. Ecevit estiriyor, yağdırıyor. Vergi adaletinden, reformlardan söz ediyor. Zenginlere verip veriştiriyor, fakirlerin hayallerini geliştiriyor. Efsanevi bir halk kahramanı oldu ki, Köroğluhiç kalır yanında. Nerde miting olsa, bir kalabalık bir kalabalık... Her gittiği yerde kıyamerler kopuyor. Çankaya'da büyül kahvehaneye kapıcıları toplamışlar. Biz de seslendirme yapıyoruz. Ecevit gelmeden önce silahşörlerden biri halkımıza hitap ediyor.
    "Bu zenginlerin, hepsi hırsız, namussus! Ahlaksız bu herifler! Kendileri en güzel yerlerde oturur, 150-200 metre kare dairede bir karı bir koca, bir çocuk yaşar. Memleketimize asker yetiştiren, rençber yetiştiren, işçi yetiştiren, sizleri beş altı çocukla 6 metrelik bir odaya kaloriferin yanına sıkıştırırlar. Biz bu pazar yapılacak seçimlerde iktidara geliyoruz. Gidin çalıştığınız apartmanlarda en beğendiğiniz daireyi seçin ve bölge sorumlusuna adınızı soyadınızı, istediğiniz dairenin kapı no'sunu kaydettirin ki, seçimi kazandığımız gün hakkınızı yitirmeyesiniz! Beğendiğiniz daireyi size vereceğiz..."
    Ben de döndüm eve geldim. Baktım, kapıcımız bizim dairenin kapısında dikiliyor. Bir yandan eşimle konuşuyor, bir yandan da eşimiin bir sağından bir solundan içeri salona bakıyor.
    "Ne o lan RAŞO ne bakıyorsun içeri, kedi filan mı kaçtı?" dedim. Raşo, "Sen de oradaydın, duydun abi" dedi. "İstediğimiz evi vereceklermiş bize. Bizim hanım da evel ezel sizin evi çok beğenir de..." "De'si neymiş?" "O herif daireleri mobilyalı mı, yoksa cılbak olarak mı verecekler, onu söylemedi" demez mi?
    Tarih: 01 Aralık 2011 14:07 Ekleyen:
  • Dünyanın en güç işi bir şeyin nasıl yapılacağını bilirken, başka birinin nasıl yapamadığını ses çıkarmadan seyr etmektir.
    Tarih: 01 Aralık 2011 14:07 Ekleyen:
  • Her yere büfe açtınız Asilevler sitesi yanındaki büfeye bira satma yetkisi vermediniz, yakıştımı.

    Geçenlerde sordum niya satmıtyorsunuz bira diye,

    bizim gücümüz yetmedi be abi dediler.

    Bu güç nedir...
    Tarih: 01 Aralık 2011 14:05 Ekleyen:
  • Yeter artık!

    Akşam hiç kızılaydan ümitköye otobüsle geldiniz mi.

    Birgün hafta içi deneyin ve sonra konuşun çayyolundan.
    Tarih: 01 Aralık 2011 13:59 Ekleyen:
  • Şimdi mi aklınıza geldi Mustafa Balbaylar !.. Günaydın.RTE yutseverlerin hepisini ve AKP karşıtlarını esir alırken nerelerdeydiniz sözde aydınlar !.. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın hesabı hepiniz başınızı kuma gömdünüz. Biraz silkelenin artık,bugün onlaraysa yarın da size piyango çıkabilir !..
    Tarih: 01 Aralık 2011 00:13 Ekleyen:
  • Üç sözden fazla değil , Tüm ömrüm şu üç söz ,
    Hamdım, piştim, yandım. 

    Yaşamak direnmektir, sevmek güvenmektir. Unutma; '
    Sevmek güzel şey; sevilmek de onun kadar. Sevip de sevilmemek acıdır ölüm kadar. Taşın kalbi yok ama onu da yosun sarar.

    Taş Yeşermez Geçmiş Olsa Da Nevbahar


    Üstünün dostu ol ki üstün olasın... Kendine gel be hey azgın, mağluplarla dost olma! Münkirin delili ancak ve ancak şudur: Ben şu görünen yurttan başka bir şey görmüyorum! Hiç düşünmez ki nerede görünen bir şey varsa o, gizli hikmetleri haber vermededir. Her görünen şeyin faydası, faydanın ilaçlarla gizli oluşu gibi o şeyin içinde  izlidir.

    Senden öncesi yoktu, seninle var Olmuşum..
    Sende bütün özlemler.. Sende bütün gelecek.. Ben'i bende arama, ben artık sen olmuşum...

    Ay  değerli ;Sevgilinin değeri onu sevenin sevgisi ile ölçülür.Ey çaresiz âşık! Bir bak bakalım senin değerin ne kadar?

    Tarih: 30 Kasım 2011 19:43 Ekleyen:
  • Balbaylar, Haberaller bu ükenin demokrasi ve insan haklarına kavuşabilmesi için orada yatıyor. Hürriyetini milleti için feda eden bu insanlara meslektaşları 1000 gündür suskun kalırken spor sahtekarlarına bile daha çok sahip çıkılıyor! Böyle vicdansızlık olamaz. Ne basınımızın basın`lığı kaldı nede bilim adamlarımızın kişiliği.

    Bir ülkede aydın kesim yapılan bunca adaletsizlikler karşısında suskun kalıyorsa ben o ülkenin geleceğini karanlık, kişilerini korkak ve kişisel çıkarlarının dışında bir şey düşünmeyen insanlar olarak görüyorum.

    Böyle bir ülkenin ne aydınına aydın nede basınına basın diyebiliriz!
    Demekti güdülmeyi ve haksızlıkları size dokunmadıkça öylece kabullenip sineye çektiniz öylemi? Buna söylenecek tek bir söz var: UTANIN, UTANIN BİRAZ AR VE İZZETİ NEFİS KALDIYSA İÇİNİZDE. Yarın çocuklarınız bu karanlık devri anarken sizi de o devrin korkak figüranları olarak anar ve ataları olduğunuz için utanç duyar sizinle.
    Saygılarımla
    Tarih: 30 Kasım 2011 19:42 Ekleyen:
Lütfen Giriş Yap veya Kayıt Ol!