-
ATATÜRK BİR BÜTÜNDÜR (2. bölüm)
Kurtuluş Savaşı sonrasında, çok partili bir rejim vardır ve Atatürk de bu partilerden birinin başında mıdır?, Hayır, ama o, “biat” etmeye alışmış bir topluma, diktatörlük yapabilmesi mümkünken, bunu reddetmiş, çok partili bir demokrasinin alt yapısını oluşturacak adımları karşı çıkanlara aldırmadan, her şeye rağmen atmıştır.
1920 de TBMM kurulmuş, 1923 de Cumhuriyetin ilan edilmiştir.1923 te CHP’yi kurması da bu durumun ve çok partili rejimi hedeflediğinin en somut göstergesidir. Nitekim, gerek CHP içinde ve gerekse mecliste ona muhalif olanlarda vardır. Daha sonra DP, CHP’nin içinden çıkmıştır.
1930 da o’nun önerisiyle kurulan Serbes Cumhuriyet Fırkası da hedefinin ne olduğunu açıkça ortaya koyar. Atatürk bu hedeflerini, daha Anadolu çıkmaya hazırlanırken kafasına koymuştur. Dolayısıyla, o’nu Kurtuluş Savaşından öncesi ve sonrası diye ikiye bölerek değerlendirmek doğru olmayacağı gibi, Atatürk’ü hiç anlamamak demektir.
Yine, “Atatürk’ün düşünceleri ise, kendisine gökten bildirilmiş “tarih üstü” hakikatler değil. O dönemde dünyada var olan fikir akımlarından bazılarının bir derlemesidir.” Deyip, arkasından, “Atatürk bunların hiç birine tam olarak itibar etmese de, bu rejimlerin kimi unsurları ve söylemleri, onu ve diğer bazı CHP seçkinlerini etkiledi.” Diyerek Faşist İtalya ve Nazi Almanya’sından söz etmek de Anadolu da vücut bulan yeni Türk Cumhuriyetinin felsefesini kavramamak demektir.
./..
Tarih: 05 Ocak 2012 19:53 Ekleyen: Beğenme: 0
-
ATATÜRK BİR BÜTÜNDÜR!.. (1. bölüm)
Bu defterde bugün yayınlanan, aynı IP numarasından çıktığı anlaşılan, “Beyaz Türkler Kime Biat Ediyor” başlıklı ve isim hanesine “Estetik faşizm ve faşist mimari”, yazılmış olan “mesaj yazısı” oldukça ilginç. Hani, “düğün değil bayram değil eniştem beni niye öptü” derler ya, tam bu lafı çağrıştıran bir yazı. Birilerinin, ısrarla Atatürk’ü de tartışmaya açmak gayret ettiği bir dönemde, “hem nalına, hem mıhına” vurmakta.
Mesela, Atatürk’ün iki farklı tarihsel rolü varmış, birincisi; Kurtuluş Savaşı’nda gösterdiği cesur ve başarılı liderlikmiş ve bu açıdan hepimiz ona minnettar olmalıymışız, ikincisi; ama Kurtuluş Savaşı sonrasında Atatürk artık belirli bir siyasi görüşün ve partinin lideri olduğundan, bu durumda Atatürk’ü eleştirmek, hatta ona muhalif olmak, “vatan hainliği” anlamına gelmiyor, sadece farklı düşünmek anlamına geliyormuş.
Yani, Atatürk’ü komple tartışmaya açamasak bile, dönemlere bölüp, kıyısından, köşesinden tırtıklayarak, rahatlıkla tartışıp, eleştirebilirmişiz.
Bana göre, Atatürk’ü böyle dönemsel olarak ele alıp, bir taraftan hakkını teslim ediyormuş gibi yaparak, tartışma konusu yapmak, tabiri caizse “arkadan dolanmaktır”.
Çünkü, Atatürk bir bütündür; bir devrimci aydınlanma, bir yenilenme sürecidir.Bu süreç Kurtuluş Savaşı öncesinden başlar ve vefatına kadar sürer.
Onu savaştan sonra, bir partinin ve “belirli bir siyasi bir kampın” lideri gibi göstermek o’nu ve tarihi anlamamak demektir.
./..
Tarih: 05 Ocak 2012 19:52 Ekleyen: Beğenme: 0
-
MİT'in Gizli Tarihi
Bilginin güç ve istenileni elde etmenin vazgeçilmez anahtarı olduğunu keşfeden insan oğlu, tarihi boyunca onu elde edebilmenin, 'izli'yi öğrenmenin yollarını aramış, aramaktadır. Bu nedenle, 'gizli'nin bilinmesi için, dünyanın en eski mesleklerinden birisi oluşturulmuş
dur: istihbarat veya haber alma faaliyeti...
Bu kitabın konusu, Türkiye'de hakkında en çok soru işareti bulunan kuruluşlardan birisi olan MİT ve ona dair bilinmeyenlerdir. Kitabı yazarken, yalnızca sıradan Türk insanının MİT'e dair meraklarını gidermeyi değil, bu konuyu araştıracak insanlara malzeme olabilecek birtakım örgütlenmeler ve eylemleri de açıklığa kavuşturmayı amaçladım.
Tarih: 05 Ocak 2012 19:47 Ekleyen: Beğenme: 0
-
milletvekilleri işigücü buldular artık işleri güçleri paşaların yıldızlarıyla uğraşmak uğraşamaz olasıcalar
allah muhafaza savaş mavaş çıksa elimallah naparız bilemiyoruz artık herhalde ordularında başına bunlar geçerler
ama artık bizlerde uyandık hani
bir vatandaş olarak bu milletvekillerinin kaç senedir sarayın kadrolu personelleri gibi bulunmaz hindu kumaşı gibi sarayın saltanatlarından faydalanıyorlar
bunların kıdem tazminatlarını bilmek için ihbarlar tazminatlarını hesaplamak için bu milletvekillerine her seçildiklerinde omuzlarına birer yıldız kondurulmasını halkın önünde omuzlarında bu yıldızlarla beraber hüküm sürmelerini istiyoruz
bu saltanat sistemini biz vatantaş olarak a la kart usulu olarak seçmiyoruz ve tabiki de yemiyoruz !!! bunları parti başkanının emir eri olan partilerin aracı kurumu delegeleri seçip bize her seferinde sanki biz sandıkta seçmiş gibi fixs menü olarak yediriyorlar
bizde her seferinde bunları yiyoruz
Tarih: 05 Ocak 2012 19:45 Ekleyen: Beğenme: 0
-
Erken Öten Horozun Sonu....
Tarih: 05 Ocak 2012 19:45 Ekleyen: Beğenme: 0
-
erkekliğin %90 ı kaçmakmış !
insanlığın mektepi yok demiş atalarımız
enpati yapıcak olursak malum kişi kendince doğru bildiği fikirler kendisine zarar verecek diye
korkup kolayını seçip istifa edip adeta kaçmıştır ...
birde allah aşkına o fakirlik fukaralık döneminde
yedi düvele kafa tutan değil kafa atan atan
düşmana kafa atmakla kalmayıp onları ak denize dökene kadar kovalamış ;
atatürk ve silah arkadaşlarına dil uzatmak yakışıyormu
sahte atatürkcülerle ilgili bir hesabın varsa
onlarla hesaplaşırsın ama
atatürkü ve onun kurumlarını diline dolayarak değil
gül - e - gül - e
Tarih: 05 Ocak 2012 19:41 Ekleyen: Beğenme: 0
-
Zaten Atalarımız da şöyle der.
Sevmediğin otu yersen başın ağrır.
Bu Mümtaz Şahsın Bu Kurumu atayanları anladık da sevmediğin bir Kuruma ne demeye Atanmayı seçtin Bu millet senin gibilerini yazılarıyla bu makamdan indirmesini BİLDİ...
KONUŞTUĞU KELİMELERE BAKIN; Eleştirilerimin Bu Kuruma katkı sağlayacaktı diye istifasını sunuyor beyefendi...!!!
İSTİFA ETMEK DE GÜZELDİR.....
Mümtaz'er Türköne, istifa gerekçesini ''Bu süreçte özellikle eleştirel aklın, eleştirilerimin, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumuna da Türkiye'deki tartışmalara da katkı sağlayacağını düşünmüştüm. Kurumun ve Cumhurbaşkanlığı makamının haksız yere yıpranmasına sebep olmamak için istifa ettim'' sözleriyle açıkladı.
Tarih: 05 Ocak 2012 17:33 Ekleyen: Beğenme: 0
-
NİÇİN MİLLETVEKİLİ OLMAK İSTİYORLAR?
Seçimler yaklaşınca Mevcut Milletvekilleri ve adaylar kulis faaliyetlerine başlıyorlar.
Peki ama ne oluyor? Niçin, bu kadar çaba?
Hizmet için mi?
HAYIR!
Karar verici onlar değil çünkü...
Dünyanın en güzel işi Türkiye Cumhuriyeti milledvekilliği de ondan!
Nasıl mı?
Karşılaştırmalı tablo her şeyi açıklar sanırım?
İşin adı: Türkiye Cumhuriyeti milletvekilliği.
Görev tanımı: Suç işleme özgürlüğü, dokunulmazlık, halka tepeden bakmak, ihale kotarmak, komisyon almak, adam kayırmak, torpil yapmak, malı TIR’la götürmek…
İşlev: Emir eri parti gurup başkan vekilinin vereceği talimat doğrultusunda mecliste parmak indirilip kaldırmak, yeniden seçilebilmek için genel başkana yağcılık yapmak, genel başkanı; fatih, padişah, evliya, pir, şeyh, mürşit ve hatta gerektiğinde peygamber ve hatta yarı Tanrı ilan etmek.
Sosyal haklar: Ayda 9,5 milyar TL maaş, 2 yılda emeklilik hakkı, emekli olunca; ömür boyu ayda 6 milyar TL maaş ve milletvekillerinin tüm sosyal haklarından ve ayrıcalıklarından ömür boyu kendisi ve yakınlarının yararlanması.
İşte tuzu kuruluğun kıyaslanabilir tablosu!
Günün Sözü:
Görmemek ve anlamamakta ısrar eden insanın sızlanmasının anlamı yokdur.
Tarih: 05 Ocak 2012 17:32 Ekleyen: Beğenme: 0
-
... cayyolum com da okuduğum araştırma yazısını okuyunca emin olun padişahlığa çoktan razı oldum
eğer bizim bu sisteme çok partili demokrasi denişiyorsa
vay halimize vay
eskiden 1 padişah vardı şimdi görüldüğü gibi 550 tane padişah var arkadaşlar o istatistik sonuçlarını fotokopi
edelim çayyolu pazarında bile bütün vatabdaşa dağıtalım çok önemli bir araştırma olmuş
Tarih: 05 Ocak 2012 17:31 Ekleyen: Beğenme: 0
-
SN: ABUZER BEY
İNSAN BİRYERDE DURMASINI ELBET BİLMELİ AMA LİDERİN ASI BAY KAL OLUNCA LİDERİ RAHAT BIRAKMIYOR ESKİ ÇEVRESİ ...
HEP BERABER HEP BERABER O GİTMEYE KALKIŞTIKCA
BAY KAL BAY KAL KAL
DİYE TEZARUHAT YAPMAYA BAŞLIYORLAR...
Tarih: 05 Ocak 2012 17:31 Ekleyen: Beğenme: 0