Basit Forum


Tüm Mesajlar Görüntüleniyor › Ziyaretçi Defteri

Lütfen Giriş Yap veya Kayıt Ol!

Ziyaretçi Defteri Arşivi

Ara

  • Sayın Başkanım;

    Çayyolunu yöneten her kimse o na!

    Değerli yöneticilerim Biraz evvel Çayyolu&Ümitköy&Türkkonut kavşağında Yunus Market karşısı, Polis Noktası karşısında (Banga Bandhu Şeyh Mucibur Rahman Bulvarı girişinde ) içerisinde  heykelcikleri de bulunan Yeşil Alan (Park) 'ın yanından yürüyerek geçtim Parkın etrafı KUŞATILMIŞTI Park adeta görünmüyordu.

    Parkın etrafı Kocaman "Reklam Panoları" ile çevrilmişti parktan sonra yola devam ettiğimde yol boyu daha evvelden yaptırılan bir küçük boy sıra sıra içleri de boş olan Reklam Panolarına baka baka, söylene söylene yürüdüm...(Ekonomik Kriz esnafı öylesine vurmuş ki REKLAM bile veren olmamış)
    Ayıptır yazıktır Bir tek müdür, yönetici kim olursa olsun bu parkın yanına gidin ve elinizi kalbinizin(Vicdanınızın VARSA!) üzerine koyun ve ben ne iyi!!! yapmışım diyebiliyorsanız...Yazıklar olsun ki Bize sizi seçmişiz diyeceğim kendime...
    Aklı selim hiç kimse Çayyolunun silüteni bu şekilde bozamaz... Lütfen son bir kez daha bakın ve bu karardan yol yakınken vazgeçin yoksa yüzünüze bakacak kimseyi bulamazsınız...
    Kararınızı bir kere daha gözden geçirin aydınlık bir saat'de bakarak  en azından uygunsuz yerlerdeki panoları söktürün LÜTFEN!
    Varsa yanlışım lütfen yazın yazın ki yanlışımı bileyim!
    Tarih: 31 Ocak 2012 21:25 Ekleyen:
  • Bilindiği üzere, Çayyolu yerel internet haber sitelerinin, Hürriyet Ankara eki, Yalçın Bayer’in köşesinde bölgeyle ilgili yayımlanan yazıları sitelerinde haber yapar.
    Nitekim, 26.01.2012 tarihinde Yalçın Bayer’in köşesinde Dr.O.D rumuzuyla yayınlanan ve Park caddesine cami yapılmasını eleştiren, “Bu inadına cami inşaatı değil mi?” başlıklı yazı da bu anlayışla, aynı gün bölgede yayın yapan iki web sitesinde de yayınlandı.
    Ama nedense, Yalçın Bayer’in bugünkü köşesinde, yer alan  ve Dr. O.D rumuzlu yazıya yanıt niteliği taşıyan “Cami inadına değil, Orası konut alanı” başlıklı, M.T. rumuzlu yazıyı bu iki site yayınlamadı.
    Oysa, demokrat olmanın ve nabza göre şerbet vermenin değil de objektif haberciliğin peşinde koşmanın gereği, bu yanıtı da yayınlamak olmalıydı.
    Umarız, hiç değilse bu mesajmıza amborgo konulmaz.
    Tarih: 31 Ocak 2012 21:24 Ekleyen:
  • Parklarımızı Reklam Panolarıyla Kim Kapatıyor?.

    Reklam panoları, yenimahalle belediyesi işçilerinin çimlerini biçtiği, yenimahalle belediyesi park ve bahçeler müdürlüğünün bakımını yaptığı, aydınlatma armatürlerini değiştirdiği, yenimahalle belediyesince çocuk figürlü fıskiyeleri olan havuzun yapıldığı parklara konulursa, hangi belediyeye ait olur. Açık değil mi?

    cayyolum.com'un haberine konu olan Parkları perdeleyen Reklam panoları dikkat edilirse, Yenimahalle Belediyesine ait olan park alanları içinde.

    önceki camekanlı panolar da böyleydi, son olarak parkları perdeleyen panolarda böyle.

    Çirkinlikler, Yenimahalle belediyesine ait alanda gerçekleştiriliyor. Buralar Yenimahalle belediyesine ait yerler değil mi?

    Büyükşehir Belediyesinin reklam panosu yerleştirdiği yerler, ana caddelerin kaldırımlarının üzeri, otobüs durakları gibi yerler.

    karıştırmayalım.

    kaldı ki, haberde de belirtildiği üzere, kime ait olursa olsun, yapılan son derece yanlış ve çirkin.
    Parkları, herkesten önce çayyolunda onca insanın oyunu alarak seçilen yenimahalle belediyesi korumalı..

    çok yazık!

    Tarih: 31 Ocak 2012 21:23 Ekleyen:
  • Sayın Fethi Yaşar;

    Sizlerin belediye olarak hizmetleri sürdürebilmeniz için bir gelir yolu bulmanız gerekir, bu gayet normaldir. Para geliri için; parkların etrafı Berlin Duvarı gibi çevirerek gelir elde etmeyi düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Bu gelir uzun vadeli bir gelir olmaz, çünkü sizin çok büyük bir oy kaybınız var. Bir daha ki seçimlerde ne yazık ki seçimi kaybedersiniz ve yerinize seçilenler o reklam panolarının kaymanı yerler. Aynen şu söylemide söylerler "Bizcede bu panolar çirkin ama bizden öncekilerin almış olduğu karar olduğu için kaldıramıyoruz" derler.
    Tarih: 31 Ocak 2012 21:21 Ekleyen:
  • Bizim insanımız gerçekten temizliği biliyor mu? Ben belediyenin yeni hizmet binası ile bizlere kolaylık sağladığına inananlardanım.Üstelik burada ki kurslardan da yararlanıyorum.Kurslar sabah erken saat de başlıyor.Gittigimizde her tarafı temiz görüyorum.Ama öğle saatlerine doğru  kirleniyor.Neden ? Kursdaki arkadaşların hepsi bayan ...İnsanımız konuşurken mangalda kül bırakmıyor ama uygulama öyle değil.Krozetlerin kapaklarının kendilerince hijyen olmadığını düşünenlerin nasıl kullandıklarını anlatmama gerek var mı? Nasıl olsa kendisi kullandı..Bir daha ihtiyacı oluncaya kadar gene temizlenir  nasıl olsa...İnsan neden kağıt havluları yere atar anlamak mümkün değil.Biz kadınlar evimizi yalar yutarız.Peki evdeki diğer bireylerin kağıt ürünlerini yere atma yetkisi var mı?Neden evine gelince bu kadar detaycı olan insanımız başka mekanlarda ve sokaklar da çevrede bu kadar duyarsız.Nasıl olsa birileri temizleyecek diye bekliyorsak unutmayın,  temizlemek zorunda olan bizde olabilirdik. Birey olarak  temiz tutarsak sorunun büyük bölümü zaten halolur.İğneyi biraz da kendimize batıralım..
    Tarih: 31 Ocak 2012 21:09 Ekleyen:
  • (2)


    Profesör beklediği cevabı almıştı. Öğrencileni kutladı ve bütün bu soruları sormasına sebep olan açıklamayı yaptı:
    "Hayatın problemleri de böyle bir şeydir. Olayları kafanda birkaç dakika tutarsan, bir sorun yaratmaz. Uzun bir süre düşünürsen, başın ağrımaya başlar. Ama hiç aklından çıkarmazsan, artık başka bir şey düşünemez hale gelirsin; bu seni bitirir."

    Elbette hayatınızdaki sorunları düşüneceksiniz; halletmeye çalışacaksınız. Ama en önemlisi, onları, her günün sonunda uyumadan önce yere bırakmaktır. Bu şekilde strese girmez ve sabah taze bir beyinle uyanırsınız. Yeni güne yeni sorunlarla mücadele azmini kazanarak başlamış olursunuz.

    Bu yüzden arkataş ve dostlarınıza vereceğiniz en önemli tavsiye "Bardağı yere BIRAK" olmalıdır.

    Selamlar
    Tarih: 31 Ocak 2012 21:09 Ekleyen:
  • Bardağı Yere Bırakın
    Hayat yolunda pratik uygulamalar  

    Altı ay önce okuduğum şüphesiz mizansen olan bir hikayeyi bizzat uygulamaya çalışarak epey faydasını gördüm. Benim gibi "Nevrotik" bir kişiliğe sahip olanlar için bence eğer usanmadan pratik yapılarak bir davranış kalıbına sokulursa faydalı bir bakış açısı. Paylaşayım dedim.

    Profesör (her nedense hep de profesör olur (!) herhalde hikayeye bilimsellik ve kesin doğruluk katmak için olsa gerek) elinde, içi dolu bir bardak tutarak dersine başladı.

    "Bu bardağın ağırlığı sizce ne kadardır" diye sordu.
    Öğrenciler, 50 gr., 100 gr., 125 gr. cevabını verdiler.

    "Bardağı tartmadıkça gerçekten ben de bilemem" dedi profesör ve devam etti, "ama benim sorum şu: bu bardağı böyle birkaç dakika tutsaydım ne olurdu?"
    -Hiçbir şey.
    -Tamam, peki 1 saat boyunca tutsaydım ne olurdu?
    -Kolunuz ağrımaya başlardı.
    -Haklısınız; peki ya 1 gün boyunca tutsam ne olur?
    -Kolunuz iyice ağrır, adaleniz spazm yapar, belki de çözüm bulmak için hastaneye gitmek zorunda kalırsınız.

    Sorularına cevap alan profesör, can alıcı noktayı sordu:
    -Peki tüm bu sorunlar olurken bardağın ağırlığında bir değişme ortaya çıktı mı?

    Öğrenciler bir ağızdan cevapladılar:
    -Hayır.
    -Peki o takdirde, zaman içinde kolun ağrımasına ve kas spazmına yol açan olay neydi?

    Profesör ikinci bir soru daha sordu.
    -Acıdan ve ağrıdan kurtulmak için ne yapmak gerek bu durumda?

    Öğrenciler hep bir ağızdan cevap verdiler.
    -Bardağı bırakırsanız rahatlarsınız.

    Tarih: 31 Ocak 2012 21:09 Ekleyen:
  • Üç, beş ayda bir baktığım ziyaret defterini gene hayretler içinde okudum!.Bu bölgede ne kadar çok işsiz, güçsüz insan var ki  bireysel çekişmelerini bile buradan  yapıyorlar, hemen hissediliyor.Küçük insanların küçük  hesapları...Bu çayyolun da oturanlar kendilerini   ne zannediyorlar Türkiye onların küçük kafalarını taktıkları küçük sorunlarla boğuşmuyor.O kafalarını kaldırıpda genele baksınlar güçleri yetiyorsa onlara kafa tutsunlar ama onların tuzu kuru böyle ufak tefek işlerle oyalanıp mastırbasyon yapıyorlar.Buranın bu orta yaş bunalımlı kokoş kadınlarından da ben bilirim edalarındaki antropozlu erkeklerinden de bıktık.Silkelenme ve gerçek sorunları görme vakti ne zaman gelecek.... NE    ZAMAAANNN....
    Tarih: 31 Ocak 2012 21:09 Ekleyen:
  • Önce İnsan


    Arkadaşın varsa keyiflidir...
    Hayallerin varsa renklidir...
    Hazırlıklıysan kolaydır...
    Hedeflerin varsa başarılıdır...

    Tarih: 31 Ocak 2012 21:08 Ekleyen:
  • ETRAFIMIZ REKLAMLARLA ÇEVRİLDİ!

    Şöyle etrafınıza bir bakın Hemen tüm işyerleri irili ufaklı, ışıklı, led'li reklam tabelaları ile donatılı, ya parklar, yeşil alanlar , gökyüzü ,duraklar, kavşaklar her türlü alanlar REKLAM tabelaları, ışıklı yazılar, ve hatta Dev ekran televizyonlarla donatıldı.
    Şimdi trafiktesiniz, kırmızı ışıkta duruyorsunuz, hemen sağınız ve solunuzda kayan reklamlar, dev ekran televizyonlar, kafanızı yükseğe çevirince dev panolar, totemler...
    Küçük şehir belediyesi etrafımızı küçük boy reklam panoları ile donattı, Büyükşehir belediyesi de duru mu?hemen daha büyük panoları yerleştirmeye başladı.

    Belediye anlayışında Halk ne istiyorsa o olur. Halka rağmen yapamazsın. Görüntü kirliliği denen birşey var birilerine RANT sağlamak için bir haftada kurulan reklam firmaları para kazanacak diye yapmayın be kardeşim...
    ÖNCE SEN İŞ YERLERİNDEN REKLAM VERGİLERİNİ TOPLA DA GEL ! demez mi sanıyorsun milleti...
    Tarih: 31 Ocak 2012 13:26 Ekleyen:
Lütfen Giriş Yap veya Kayıt Ol!