Basit Forum


Tüm Mesajlar Görüntüleniyor › Ziyaretçi Defteri

Lütfen Giriş Yap veya Kayıt Ol!

Ziyaretçi Defteri Arşivi

Ara

  • ŞEYH EDEBALİ’NİN
    OSMANLI DEVLETİNİN KURUCUSU ve
    DAMADI OSMAN GAZİ’YE VASİYETİ :

    Ey oğul, artık Bey’sin!
    Bundan sonra
    öfke bize, uysallık sana.
    Güceniklik bize, gönül almak sana.
    Suçlamak bize, katlanmak sana.
    Acizlik bize, hoşgörmek sana.
    Anlaşmazlıklar bize, adalet sana.
    Haksızlık bize, bağışlamak sana…

    Ey oğul, sabretmesini bil,
    vaktinden önce çiçek açmaz.
    Şunu da unutma;
    insanı yaşat ki devlet yaşasın.

    Ey oğul, işin ağır,
    işin çetin, gücün kula bağlı.
    Allah yardımcın olsun…
    Güçlüsün, kuvvetlisin,
    akıllısın, kelamlısın!
    Ama; bunları nerede,
    nasıl kullanacağını bilmezsen
    sabah rüzgarında savrulur gidersin.
    Öfken ve nefsin bir olup aklını yener.
    Daima sabırlı, sebatlı ve
    iradene sahip olasın!
    Dünya, senin gözlerinin gördüğü gibi
    değildir. Bütün bilinmeyenler,
    feth edilmeyenler,
    görünmeyenler, ancak sen faziletli ve
    ahlaklı olursan gün ışığına çıkacaktır.

    Ey oğul ! Ananı , atanı say !
    Bereket büyüklerle beraberdir.
    İnancını kaybedersen ,
    yeşilken çöllere dönersin.
    Açık sözlü ol ! Her sözü üstüne alma !
    Gördüğünü görme ! Bildiğini bilme !
    Sevildiğin yere sık gidip gelme !

    Ey oğul ! Üç kişiye acı :
    Cahil arasındaki alime ,
    zenginken fakir düşene,ve
    hatırlı iken itibarını kaybedene.

    Ey oğul! unutma ki,
    yüksekte yer tutanlar,
    aşağıdakiler kadar emniyette değildir.
    Haklıysan mücadeleden korkma !…
    Tarih: 06 Mart 2012 17:43 Ekleyen:


  • İnsanları mutlu edecek tek vasıta, onları birbilerine yaklaştırarak, onlara birbirlerini sevdirerek, karşılıklı maddi ve manevi ihtiyaçlarını karşılamaya yarayan hareket ve enerjidir. Dünyanın barışı içinde insanlığın gerçek mutluluğu, ancak bu yüksek ideal yolcularının çoğalması ve başarılı olmasıyla mümkün olacaktır.


    MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
    Tarih: 06 Mart 2012 17:43 Ekleyen:
  • "ÖĞRETMEN OLMAK"

    Şafak gibi, tan gibi gökyüzünde doğmaya benzer öğretmen olmak;
    Güneş misali aydınlatmak dünyayı ve öğrencileri.
    Bir tutkudur; ama asla vazgeçilemeyen.
    Mustafa Kemal"in Kocatepe"den bakışıdır öğretmen olmak,
    Dalga dalga sürüklemektir gençleri...
    Samsun"dan karanlığın üstüne doğmaktır öğretmen olmak...
    Önüne katıp cehaleti Ege'de sulara gömmektir.
    Berrak bir Türkçedir öğretmen olmak,diline kültürüne sarılmaktır.
    Ay yıldız olup göklerde dalgalanmaktır.
    Sözün özü bir sevdadır öğretmen olmak,
    Yüreklerde vatan vatan atmak,
    Damarlarda bayrak bayrak dolaşmaktır.
    Tarih: 06 Mart 2012 17:42 Ekleyen:
  • Küçük bir ilave, tabi hakaret dolu mesajları, gerçek  isim yazarak ve genel kullanın yerleri olan intrenet kafeler ve benzeri yerlerden değil, kendi bilgisayarlarınızdan atarak..
    Tarih: 06 Mart 2012 16:33 Ekleyen:
  • Bu deftere yazdığımız yazılardan rahatsız olanlar, Çayyolunda yayın yapan bir sitede hakaretler yağdırıyorlar. Hiç sıkılmadan. Onlara aşağıdaki yazıyı gönderdim. Şeffaf olsun herkes herkesin seviyesini görsün istedim buraya da gönderdim.
    Şöyle yazdım;

    "Bu yazılanlara aynı dille yanıt vermek bize yakışmaz. İnsanlığımızdan utanırız. Sizlerin bekçilik yaptıklarınızı eleştirince hedef olmak çok doğal buna alışkınız. Bekçisi olduklarınızın yanlışlarını her fırsatta yüzünüze de söylemiş olanların nerede olduklarının değil, oldukları her yerde aynı fikirleri savunmuş olmalarının önemli olduğunu anlamanız çok zor. Çünkü bu ilkeli olmayı gerektirir. İnsan ilşkilerinde de önce ilke gelir. zaman içinde şahsi kırgınlıklar yaşansa da eğer ilkeler aynıysa beraber olunur. Çok basit.

    Aslında anlayacağınız dilden konuşmak, her hakaretinize yanıt vermek mümkün ancak, mevlananın dediği gibi, bir lafa bakıyorum laf mı diye bir de söyleyene adam mı diye..

    Ayrıca bakın ben bildiğiniz adımı yukarıya yazıyorum. Delikanlıysanız siz de adınızı ve kim hasta onu yazın, hakaretlerinizi öyle yapın; yargı önünde, "biz onu kasdetmedik, üstüne alınmış" diye kıvırmayacaksanız  mahkemede hesaplaşalım. Bu da son yazıdır."

    İlgilenenlerin bilgisine sunarım.
    Tarih: 06 Mart 2012 15:11 Ekleyen:
  • Çanlar Kimin İçin Çalıyor?

    Bazılarının, durup dururken en çok bizi tıklıyorlar diye ortaya atılmasının, etrafına sataşmasının zamanlaması ve nedeni çok açık.

    Etekleri tutuşmaya başladı!.Düzen bozulursa ne olacak?
    Zaten, kendileri de itiraf ediyor, Çayyolu Haber Bülteninde yer alan bir yazıya atfen şöyle diyorlar;

    "Aslında bu yazıda aklımıza takılan şu oluyor. Acaba bu reklam verenleri kandırmaya yönelik bir çaba mı?"

    İşte dertleri bu; Reklam pastası, "dervişin fikri neyse zikri de o."
    Reklam almak, kimselere kaptırmadan en çoğunu almak,  her şeyden önemli onlar için.
    Habercilikse, son günlerde en bariz örneklerini sergiledikleri gibi en önemli olayları bile görmezden gelerek hamilerin reklamını yapmak için kullanılan dolgu mazemesi.

    Şİmdiye kadar hamilerin desteği arkaya alınarak ve etrafa da "hissettirilerek" bir çok reklam toplandı, gül gibi idare edildi.

    Çayyolu Haber Bülteni ve cayyolum.com zor günler yaşadı, bitirilmek istendi fakat bitmedi.

    Şimdi, keser döndü, sap döndü, zaman geldi hesap döndü, yolun sonu göründü.

    Hamilerin gücünün zayıflayacağı, hatta sayılı günler çabuk geçtikten sonra tamamen biteceği farkedilmiş olacak,telaş başladı.
    Bahaneler yaratılarak, sataşmalardan medet umulur oldu.

    Amma ve lakin "korkunun ecele faydası yok."

    Önemli olan, dün bir arkadaşın da çok güzel ifade ettiği gibi, işler kötü giderken de çizginin korunmasıdır; Yapabiliyorsan Çayyolu Haber Bülteni ve cayyolum.com'un yaptığı gibi kendi ayaklarının üzerinde durabilmektir.

    İşte güç, böyle bir şeydir.
    Tıklanma sayısı değil, etkinlik ve saygınlıktır.
    Tarih: 06 Mart 2012 09:39 Ekleyen:
  • Bir internet sitesinin ne kadar tıklandığı hiç önemli değildir.

    Kriter o sitenin çizgisi ve etkinliğindedir.

    Kendi sitene girip kendi kendini tıklayarak, daha üt sıralara da tırmanabilir, sonra daha da çok övünebilirsin. Yolun açık olsun.

    Ama kıymeti harbiyen ne kadardır? bunun kararını, yayın yaptığın bölgenin insanı verir.

    İtibar denilen şey de budur.
    cayyolum.com işte bu noktada çok öndedir.

    Zamanla Öğrenirsin, öğrenmenin yaşı yoktur.

    Tarih: 06 Mart 2012 09:38 Ekleyen:
  • Bazı siteler en çok biz izleniyoruz havalarındalar.

    Boş verin, onlar öyle sansın.

    Hatta çayyolum.com batıyor sansınlar. Ve hatta sizde söylenti çıkarın, "cayyolum.com batıyor" diye.

    Örneğin ben biliyorum cayyolum.com'un battığını.

    Evet cayyolum.com batıyor.

    AMA BAZILARINA BATIYOR...

    Saygılarımla

    Mehmet Kumrul.
    Tarih: 05 Mart 2012 23:52 Ekleyen:
  • Cahil, Kibirli, Saldırgan (*) (3)

    Çünkü şantaj, tehdit, yalan, iftira, bugün söylediğini yarın yadsıma, sıkışınca tavır değiştirme gibi başkaca kötülükler de bu türden bir kişilik bozukluğunun ayrılmaz bileşenleridir...

    Sizlere önerim; günlük yaşamda böyleleriyle karşılaştığımızda, uzak durmaya, bulaşmamaya dikkat ederiz...

    Buna karşılık belediye yönetimi bu gibi kimselerce şu ya da bu biçimde ele geçirilmişse, yönetim bir uçurumun eşiğine gelmiş ya da belki o uçuruma yuvarlanmaya başlamıştır bile...

    Saygılarımla

    Mehmet Kumrul

    (*) Ataol Behramoğlu
    Tarih: 05 Mart 2012 23:47 Ekleyen:

  • cayyolum.com un gücü, etkisinden geliyor.
    Çok somut değilmi, belgesi hayatın içinde etrafına iyi bak görürsün
    Tarih: 05 Mart 2012 23:46 Ekleyen:
Lütfen Giriş Yap veya Kayıt Ol!