Model

Evlilik denilen toplu sözleşme  sayın Baykal için
2 ters 1 100

adanada  matematik öğretmenimiz fikriyanım
müdür muaviniyd aynı zamanda kızdımı öğrencilerini  hizaya çeker ellerimizin parmaklarını birleştirir ve  yukarı doğru kaldırtır ve sürekli yanında  taşısığı müdür muavini sopasıyla tırnaklarımızın üstüne üstüne vururdu

bunun iyi birşey olduğunu gören sınıf başkanımızda bizi  yanında taşıdığı  kayışla döverdi örnek olarak matematik öğretmenimizi örnek alarak ...

Atatürk'ün ışığında yürüyenler==>

ÖZET olarak

ŞİMDİ burada bonbardımana tuttuğunuz dernekler ve platform ÇAP üzerine birkaç cümle söylemek gerekliyse

Zamanında söz konusu bu derneklerimiz hiç ÇABA  sarf etmeyen bazı kişiler tarafından dosyalar üzerinden adeta yoldan çevrilen kişilere tabela partileri gibi kurdurulduysa
ki öyle kuruldu şahit olduğumuz  kadarıyla
daha sonra da  bu dernekler  bir araya getirilip hiçbir ÇABA saf edilmeksizin ÇAP çayyolu platformu kurulup  platform  kapalı kapılar ardında amasya genelgesiyle
bir emanetciye bırakılıp gidildiyse aCABA burada birinci dereceden suçlu kim !?

EY suçlu derhal  ayağa kalk !
İğneyi kendine, Çuvaldızı başkasına batır !

Hadi soralım o zaman; bu platform yöneticileri, bu platform üyesi derneklerin yöneticileri ve üyeleri bu bölgede oturmuyor mu?

Peki o halde Yenimahalle belediyesinin parklarımızı ranta kurban etmesiyle ilgili olarak ne düşünüyorlar.

Her daim beraber olduları başkana bu konularda tek laf söylüyorlar mı?

İşte en somut örnek Ceyhun Atuf Kansu parkı...

Görmüyorlar mı?
Bunları konuşmak bizim işimiz değil diyorlarsa, Çayyolunda platform olmalarına ne gerek olduğunu farketmiyorlar mı?
Neden sesleri çıkmıyor?.
Haksızlık karşısında susanların o haksızlığa ortak olduğunu bilmiyorlar mı?

Yoksa herşeyi görüp, bliyorlar da üç maymunu mu oynuyorlar?

Görmedim, duymadım, bilmiyorum...

Onlar ve belediye yönetimi bunları görmese de Çayyolu halkı onları ve olanları öyle bir görüyor ki, sessiz atın çiftesini vurmaya hazırlanıyor..

Bilmiş olalar...

Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar, Senin için Cumhuriyet Gazetesi yazarı Bekir Coşkun çok güzel bir yazı yazmış.

Şimdi sen alınırsın aslında senin için değil bütün CHP'li Belediye Başkanları ve çalışanları için.

Hoş senin çalışanlar CHP'li değil yaaa...

Sen şimdi bu yazının hepsini okuyamazsın. Yanındakilerde sana göstermez, en iyisi ben sana özetliyeyim...

İŞTE YAZININ SENİ İLGİLENDİREN TARAFI

"29 Ekim’de bir barikat yıkıldı...

Yetmez...

Ve kalanlarını yıkıp aşmak için çok çalışmalıyız...

Çok...

Salonlardan çıkıp artık kapı kapı dolaşarak, çalmadık kapı bırakmadan derdimizi anlatmalıyız hâlâ başına geleni anlamayan milyonlara...

Kara kömüre karşı, pak yüreklerimizle koşmalıyız yoksulun yanına; bir hırka, bir çorba, artık neyimiz varsa...

Daha çok çalışmalı belediyeler...

Hiçbir şeye aklın basmıyorsa pısırık başkan, sarı çizmeyi giy, git sokağı süpür birader, bari boyunu görsünler...

Yeni Çayyolu Gönüllüsü...

İşe Bakın!

Platformun tavrına bakın hele...
Bu arkadaşlar izinsiz kutlamalar yapıyor diye, bir de savcılığa suç duyurusu yapsalarmış bari.
Sanki Ulus'taki toplantı ve sonrasındaki yürüyüş çok izinliydi.
İzinliyse, o barikatlar neyin nesiydi?
Kankaları biz de Ulus'taydık diye övünüyor,bunlar Ata parktakine "izinsiz" diye katılmıyor.
Buyur burdan yak.
Halbuki, geleneksel özel günlerin kutlanması için kimsenin kimseden izin alması gerekmiyor.
Hadi bunu o platformun yönetimi bilmiyor,peki o platformun içinde en fazla üyesi olan ADD şubesi, kendi genel başkanı Sn.Tansel Çölaşan'ın açıklamalarını dinleyip platform yönetimine anlatmıyor mu?
Ne diyor Çölaşan, "2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na dayanılarak söz konusu basın açıklamasının yasaklanamayacağını, yasanın 3. Maddesinde toplantı ve gösterilerin izne tabi olduğunu, ancak 4. Madde’de gelenek, görenek haline gelmiş kutlamalarda basın açıklaması için izin gerekmediğini" söylüyor ve “29 Ekim kutlamaları, yasanın 4. Maddesine göre adet, gelenek ve görenek kapsamındadır." diye ekliyor.
Bir demokratik kitle örgütünün önce bunları iyi bilmesi gerekir.
Ayrca, bazı şeyler vardır ki, izin verilmese de yapılması gerekir.
Mustafa Kemal, Kurtuluş savaşını başlatırken kimden izin almıştır?.
Tersine, hakkında idam kararı çıkartılsa da yolundan dönmemiştir.
Bu 29 Ekim de izin verilmese de bir çok ilde Atatürk anıtlarına çelenk konulmuştur.
Halk önlerine konulan barikatları yıkıp geçmiştir.
Şimdi sıra, önce izin ve icazetten söz edip, sonra mangalda kül bırakmayanlardan kurtulmaya gelmiştir.

Nöbetteyiz  :



MUSTAFA KEMAL'İ DÜŞÜNÜYORUM


Mustafa Kemal'i düşünüyorum;
Yeleleri alevden al bir ata binmiş
Aşıyor yüce dağları, engin denizleri,
Altın saçları dalgalanıyor rüzgârda,
Işıl ışıl yanıyor mavi gözleri...

Mustafa Kemal'i düşünüyorum;
Yanmış, yıkılmış savaş meydanlarında
Destanlar yaratıyor cihanın görmediği
Arkasından dağ dağ ordular geliyor
Her askeri Mustafa Kemal gibi.

Mustafa Kemal'i düşünüyorum;
Gelmiş geçmiş kahramanlara bedel
Hükmediyor uçsuz bucaksız göklere.
Al bir ata binmiş yalın kılıç
Koşuyorlar zaferden zafere...

Mustafa Kemal'i düşünüyorum;
Ölmemiş bir Kasım sabahı!
Yine bizimle beraber her yerde.
Yaşıyor dört köşesinde vatanın
Yaşıyor damar damar yüreklerde.

Mustafa Kemal'i düşünüyorum:
Altın saçları dalgalanıyor rüzgârda,
Mavi gözleri ışıl ışıl görüyorum.
Uykularıma giriyor her gece.
Elllerinden öpüyorum.


               Ü.Yaşar OĞUZCAN

renkli türkçe sinemaskop medyamızda bir modadır  sürüp gidiyor. darbenin daha kokusunu aldımı süt dökmüş kediler gibi ortadan sıvışan  söz kobusu köşe yazarları şimdilerde  geçmişteki bu durumlarını unutup  hepsi ekranlarda demokrasi havarisi kesildiler başımıza

oysa cumhurbaşkanlığı seçimi dolayısı ile 27 nisan 2007 tarihinde gece saat 23:20'de genelkurmay başkanının internet yoluyla yaptığı, lâiklikle ilgili açıklama türk kamuoyunda hakim olan görüş, basın açıklamasından "muhtıra"  nekadar zaman sonra dilleri açılmaya başladıbütün kamuoyu biliyor

kimileri sokakta tankmı vardıda biz üstüne çıkmadık diye cevap verebilir ama bakanlıklara doğru metro tüneline  gireken sol tarftaki antenin hiç değilse üstüne çıkıp  muhtırayı  protesto edebilirlerdi

işte onun için o zaman  dilleri tutulanların şimdi askeriyeyi tefe koyup  demokrasi  zamparalığına soyunma hakları yoktur

hem belkide ne bilyorsunuz belkide asker çift başlı bir yönetim biciminin  artık söz konusu olamayacağını  sivillerden önce anlayıp 

sivil otoriteye ricat ederken  hafiften bir gazda vermiş olamazmı sanki

daha sonra  baba oğul gibi bir araya gelip  ...

askeri kamplar yol geçen hanıydı
ufo denen otelin karşısnda adamın kaldığı evin fotğraı gazetelerde yer aldı adam  istese ufo otelde kalabilirdi kalmamş ama  işin en ilginç tarafı  ufo otelin denize bakan tarafında laranın  eski villa siresinde dönemin çok ünlü bir mitine komşu olması