Platformun sayfasında "yazarlarımız" bölümü var.

Yazarlarını tanıtıyor.

Yazarlar da yazıyor.

Ne yazıyor?

Platformun önünde Çayyolu yazıyor, ama onlar Çayyolu'yla ilgili yazmıyor.

İstisnalar varsa da genel kaideyi bozmuyor.

Yazarlar ne yazıyor?

Bayramları yazıyor.

Bayramdaaan, bayrama!...

Bir zamanlar "talihsiz tepe" diye yazılanların devamı bir türlü gelmiyor.

O tepe, yüksek gerilim hattının altına insan hayatını tehlikeye atarak tesisler yapılarak betonlaştırılıyor, tek yazı yazılmıyor!
Yoğunluklar artırılıyor, büyük tartışmalar yaşanıyor pas geçiliyor!

Her köşe başına bir büfe konduruluyor, parklara restoranlar açılıyor tek satır yazılmıyor.

Çayyolu'nun ilçe olma mücadelesi rafa kaldırılıyor, susuluyor.

Ne yazılıyor?

Bayram yazılıyor.

Bayramdaaan, bayrama!..

Elbette bayramın da yazılması gerekiyor.

Ama Ata Park'ta bayram kutlanıyor, ortalarda "kimseler" görünmüyor!

Bu da işin bir başka boyutu oluyor!

Oysa insanlar, bölgedeki çeşitli sorunlara sahip çıkmak adına kurulmuş olup bir çok derneği çatısı altında toplayan bir yapının sitesinde onlardan bölgeye sahip çıkan eleştirel yazılar da bekliyor.

Yazı yazmak, hele demokratik kitle örgütü olduğunu iddiasında bulunanların yayın organlarında yazmak, yazı yazanlara böyle bir sorumluluk yüklüyor.

Öyleyse, sadece yazmış olmak için değil, sorumlulukların gereğini yerine getirmek için yazmak gerekiyor.

Toplumsal yazarlığın doğasında böyle bir yükümlülük bulunuyor!

Eğer bir yazar, kimi kurumları veya kişileri kırmayalım, gücendirmeyelim, günü kurtaralım kaygısı ile gördüklerini, bildiklerini, yanlışları yazmaktan geri duruyorsa, yazar olmaktan vazgeçmesi daha evla görünüyor.

Ha, her şey çok güzel, eleştirilecek ne var deniyorsa, söylenecek söz de bitiyor!

Geriye, yazar mı, ne yazar? demek kalıyor!

Mustafa T. Turhan