Haberler


PKK Nasıl Çekilecek?..
  • Yorumlar: 0
  • 28 Mart 2013 05:55
  • Haber kategori: Çayyolu
  • Ekleyen:
  • Ziyaretler: 2442
  • Son Güncelleme: -/-
  • (Güncel Beğeni 0.0/5 Yıldızlar) Toplam Oylar: 0

PKK Nasıl Çekilecek?..

0 0

Mynet’de yer alan, “PKK’lıların nasıl çekileceği belli oldu” başlıklı haberde,

Örgüte ve güvenlik birimlerine yakın kaynakların özetle: “çekilme koşulları hazırlanırsa çekilmenin aylar sürebileceğini ve çekilecek grupların kimseye görünmeden gideceğini, Türkiye topraklarında belirlenen ve saha olarak adlandırılan 4 bölgedeki PKK sorumlularının, küçük gruplara talimat vererek, bunların ana kampta toplanmasını sağlayacağını ve sonra da geri çekilmenin nasıl hangi yolla ve kaç kişilik gruplarla yapılacağının kararını vereceğini, PKK’lıların sınır dışına çıkmalarını, hükümetin kanaat önderlerinden kuracağı 7 şer kişilik izleme komisyonlarının denetleyeceğini, ancak, komisyonun çekilen gruplarla bir temas kurmayacağını, bölgede yerel kaynaklardan bir askeri hareketlilik ve risk istihbaratı alırsa bunu hükümete bildireceğini, Çekilme yol ve güzergahının yetkili kurumlar tarafından belirlenen güzergah değil, örgütün belirleyeceği güzergah olacağını, Çekilme işleminin, olumlu hava koşulları, çatışma ve operasyon riski olmadan Tunceli bölgesinden, yaklaşık 1,5 ay, Diyarbakır bölgesinden ise 1 ay kadar süreceğini, çekilmenin sonbaharda tamamlanabileceğiniSöylediği, BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın da, PKK’nın geri çekilmesi konusunda yasal güvence olması ve TBMM’nin mutlaka işin içinde olması gerektiğini söyleyerek, bunun gerekçesini, “geri çekilme aşamasında diyelim ki, Jandarma, Kara Kuvvetleri, Hava Kuvvetleri yasayla kendilerine verilen herhangi bir işi yapmaktan vazgeçmiş olacaklar. Bunun yasal dayanağı nedir? Bütün bunların bir mevzuata kazandırılması lazım ki, şu andaki, tırnak içinde belirtiyorum ‘yasa dışılık’ son bulsun. Ortada bir yasa dışılık var şu anda. Meşrudur, yapılan işlerin hepsi meşrudur. Toplum bu meşruiyete ve haklılığa dayanarak destek veriyor. Ama bu meşruiyetin biraz daha yasal dayanaklarının oluşturulması lazım. Hem hükümet rahat etsin hem bunu destekleyenler rahat etsin, hem de geri çekilecekler açısından yasal bir güvence olsun. Hepimiz rahat edelim.” Diyerek açıkladığı belirtiliyor.

Haber içeriğinde bulunan çekilmeye ilişkin veriler karşısında, öncelikle çekilmenin “sonbaharda tamamlanabileceği” açıklamasından hareketle, Türkiye topraklarında oldukça önemli sayıda PKK militanı olduğunu kabul etmek gerekmektedir.

Ve bu kabulün ardından da akla şu sorular gelmektedir.

1- Bu kadar PKK’lı nereden gelip, ülkeye nasıl girmektedir?

2- İstediği gibi girip çıkarken bizim büyük paralar vererek aldığımız o, Heron denilen İnsansız Hava Araçları ve güvenlik birimlerimiz ne iş yapmaktadır?

3- Bu militanlardan haberdarlarsa, gereken operasyonlar zamanında neden yapılmamaktadır, haberdar değillerse, onlara güvenlik birimi demek ne kadar doğru olmaktadır?

4- PKK militanları ülkeye istedikleri gibi girip, istedikleri bölgelerde yerleşebiliyorsa ve bu durum her şeye rağmen önlenemiyorsa, ülkeden Irak’a “kendi belirleyecekleri güzergahtan” ve de onları “kimse görmeden” çekilmeleri ne ifade edecektir.

5- Kaç kişi oldukları bilinmediğine ve “kimse görmeden" çekileceklerine göre, gerçekten bir çekilme olup olmadığı, kaçının çekildiği, kaçının çekilmediğini bilmek nasıl mümkün olacaktır?

6- Hükümet, çekilme işinin kontrol ve denetimini neden akil adamlardan oluşacak izleme komisyonlarına bırakmaktadır?

Bu soruları çoğaltmak mümkün ancak,  mantıklı ve makul yanıtlarını bulmak zor görünmektedir.

Lakin, mevcut tablo karşısında, her Milli Güvenlik Kurulu toplantısı veya PKK saldırısından sonra yetkili çevrelerce yapılan, “teröre karşı mücadele kararlılıkla sürdürülecektir” şeklindeki açıklamaların aslında basmakalıp ifadeler olduğunu, aslında sonuç alıcı bir mücadeleden söz etmenin mümkün olmadığını, PKK’nın özellikle Güneydoğu ve hatta Karadeniz de elini kolunu sallayarak cirit attığını, bu bölgelerde kontrol ve inisiyatifin PKK da olduğunu söylemek abartı olmayacaktır.

Bu geri çekilme planından anlaşılan, çeklime işinin tamamen PKK’nın inisiyatifinde ve istediği şekilde yapılacağı ve Irak’taki kamplara gidileceğidir. Ki, bu durumda, “hangi ülkeye gideceklerse gitsinler” biçimindeki üst perdeden beyanların, bir mana ifade etmediği de ortaya çıkmaktadır.

Kuzey Irak’ta yer alan ve herkesçe bilinen kamplardan ülkeye istediği gibi girip çıkan PKK için, bunun bir çekilme olduğunu söylemenin pek doğru bir ifade olmadığı da açıktır.

Dolayısıyla, PKK’nın bu çekilmesinin bir başarı, bir kazanım gibi gösterilmesi de son derece yanıltıcıdır.

Bu çekilmenin abartılarak, önemli bir işmiş gibi lanse edilmesinin, PKK’nın “yeni” isteklerinin yerine getirilmesi karşısında ortaya çıkacak muhtemel tepkilerin yumuşatılmasına yönelik, “psikolojik bir harekat” olacağını söylemek yanlış olmayacaktır.

Çekilmenin kontrolünün İzleme Komisyonlarına bırakılması da olsa olsa bu süreçte inisiyatifin sivillerde olacağı bahanesiyle, siyaseten sorumluluk üstlenmekten kaçınmak ve konuyu TBMM’ye getirmeden halletmek olarak değerlendirilebilecektir.

Oysa ki, BDP Eş Genel Başkanı Demirtaş yaptığı açıklamada, bu çekilme işleminin yasal bir zemine oturtulması, siyasetin sorumluluk alması ve konunun TBMM’nin mutlaka işin içinde olması  gerektiğini söylemektedir.

Buna gerekçe olarak da “geri çekilme aşamasında diyelim ki, Jandarma, Kara Kuvvetleri, Hava Kuvvetleri yasayla kendilerine verilen herhangi bir işi yapmaktan vazgeçmiş olacaklar. Bunun yasal dayanağı nedir? Bütün bunların bir mevzuata kazandırılması lazım ki, şu andaki, tırnak içinde belirtiyorum ‘yasa dışılık’ son bulsun. Ortada bir yasa dışılık var şu anda.” Diyebilmektedir.Vay canına dememek elde değildir; nereden nereye gelinmiştir?

Türk Hava, Kara ve Jandarma kuvvetlerinin yasalar karşısında sorumlu olmaması hassasiyeti, yıllardan beri onlara kurşun sıkanların binlerce askerimizi şehit edenlerin derdi olmuştur (!)

Güler misin ağlar mısın, bunun bir inandırıcılığı var mıdır?

Elbette yoktur!

Demirtaş’ın ve onun bu açıklamasının esas sahibi olan PKK’nın İmralı’daki lideri Apo’nun asıl derdi, PKK’nın aslında bir şey ifade etmeyen “çekilmesinin” TBMM’de çıkartılacak bir karara dayandırılmasını sağlayarak, terör örgütünü meşrulaştırmak, sorumluluğu yaymak, ileride kimseyi konuşamaz hale getirmektir.

Ne var ki, bu öyle zannedildiği gibi kolay değildir!

Meclisteki iki muhalefet partisinin böyle bir öneriye ve gelişmeye sıcak bakmadığı ortadadır.

Bu konuda ciddi tartışmaların yaşanacağı ve ülkede tansiyonun yükseleceğini, bundan iktidar partisinin zarar görmesinin kuvvetle muhtemel olduğunu söylemek de kehanet olmayacaktır.

Hükümetin işi TBMM’ye getirmek yerine, akil adamlara bırakması da büyük olasılıkla bu olacakları tahmin etmesinden kaynaklanmaktadır.

İmralı süreci” olarak adlandırılan sürecin oldukça fazla olan yumuşak karınlarından  birisi de işte bu, çekilme işinin TBMM’de karar altına alınmasıdır.

PKK ve BDP bunda ısrar ettikçe hükümet köşeye sıkışacak, buna yanaşmadıkça da PKK çekilme koşulları gerçekleşmedi diyerek ipe un serecek, karşılıklı tavır ve tutumlar

siyaseti yeniden şekillendirecektir.

2014’te yerel seçimler yapılacak, aynı zamanda cumhurbaşkanı da ilk kez halk tarafından seçilecektir.

Genel seçimlerin de bir yıl öne çekilip 2014'te yapılası sürpriz olmayacaktır.

Bugünden bakıldığında, hiçbir şeyin “çantada keklik” olmadığı, Türkiye’nin çok önemli gelişmelere gebe olduğu görülmektedir.

Bakalım zaman ne gösterecek, “çanlar kimin için çalacaktır”? 

Mustafa T. Turhan

Kaynak: www.cayyoluhaberbulteni.com
Haber Detayı: www.cayyoluhaberbulteni.com/CayyoluHaberDetaylari.asp?ID=5938

Paylaş
  • Twitter
  • del.icio.us
  • Digg
  • Facebook
  • Technorati
  • Reddit
  • Yahoo Buzz
  • StumbleUpon

Hiç yorum yok...

Bilgi! Maalesef sadece kayıtlı ve giriş yapmış kullanıcılar yorum gönderebilir. Giriş yapın veya Kayıt olun.