Kamplar Satılıyor...
Memur kampları kapanıyormuş.Maliye bakanı, işe maliye tesislerinden başlayacaklarını açıklamış.Peki memur nerede tatil yapacak? Uygun imkanlar elinden alınınca 5 yıldızlı tesisleri tercih eder herhalde..Masraflı olur ama ne yapsın,ağırlayacak 7 yıldızlı tesis sahibi eşi dostu olmadığına göre!...

Zaten kısıtlı imkanları olan memur yada dar gelirliye bir “tırpan” daha atarak rasyonel bir iş yapmanın kıvancını yaşıyorlar adeta!Adamın zaten imkanı yok,o kamplar sayesinde yılda 1 hafta soluk alıyor.(Önceleri 15 gündü,şimdi bir hafta) Ona da “soluk almak” denirse..Yetersiz imkanları geliştirmesi gereken Bakan, tesisleri yok etmenin peşinde.Nasılsa eşin dostun 7 yıldızlı otellerinde tatil yapıyorlar,dar gelirli başının çaresine baksın.Kampları da, 7 yıldızlı otel sahipleri alsın,oralara 7 yıldızlılar yapsın çünkü tatil yapacak yer lazım..

Sorulmalı
Domuz gribinde yaşanan aşı skandalında trilyonlar heba edildi..Aynısı başka yerde olsa  hükümetler giderdi ama bizde kimsenin kılı kıpırdamadı.. Emekliye  bir türlü kaynak yaratamadılar. “Aşı zararının” hesabını da vermeyecekler! Çünkü tepki koyan yok, koysanda umursayan yok. Heba olan artı değerler, emekli ve dar gelirliye “merhem” olabilirdi.Oldurmadılar ve oluşan zararı vatandaşın sırtına bindirmeye devam edecekler. Enflasyon düştü deniyor ama  zamlar sürüyor! Fakir halk,yararlanmadığı herşeyin bedelini ödüyor, ağzı var dili yok. Zarar-ziyanla anılacak bugünler de geçecek ve sebep olanlardan gün gelecek birisi çıkıp hesap soracak. Ama  boşa giden hayatlar ve çekilen çileler bu dönemin ‘kârı’ olarak kalacak; çünkü burası emsalsiz bir yer, burası Türkiye.

Bölgeden...
Bir süre önce Çayyolu bölgesinde asayişin sorumluluğu jandarmadan polise geçti. Görevi devralan polis mobilize oldu. Çünkü karakolu yoktu.Uzaktaki bir karakola bağlı görev yapmaya çalıştılar. Yenimahalle belediye semt biriminin (eski) önce bir odasına, sonra tamamına yerleştiler. Tecrübe edenler yakındı ki, ilk zamanlar telefonlara yeterince yanıt alamadılar; sorumlular, ellerindeki imkanlarla (personel-yer ve araç) ancak yetişebildikleri mesajını verdiler. Yani emniyet güçleri dahi sabit mekan sıkıntısı çektiler ve tam anlamıyla sorun aşılmadı. Çözümü, cami-okul önleri ve AVM beklemelerinde aradılar. Belediyenin terkettiği eski yerde idare ettiler-ediyorlar. Geçiş dönemi sıkıntıları yaşanırken mesela, hırsızlık vakalarında artış gözlendi (Buradaki bir parlamenterin evine de hırsız girdi). Gece yarıları parklar gürültülü muhabbetlere içki alemlerine mekan olmaya başladı. Öte yanda, amacı malum, yardım istemeyi misyon edinmiş çevrelerin “kültür merkezi,eğitim merkezi” inşaatları mantar gibi hızla bitiyor. Böyle bir “hızlı iyilik” bölgeye bir karakol yapmak için de  düşünülse mesela.. Veya Yaşamkent’e bir okul yapılsa çünkü orada henüz bir okul yok!

Parkta mangal
Cüneyt Gökçer Sahnesinin hemen arkasında belediye parkının bir kısmı, “kendin pişir kendin ye” şeklinde hizmet vermeye başladı..Çevre sakinleri rahatsız. Belediye başvurularına yeterli “şefkatin” gösterilmediğinden yakınanlar, “lunapark girişimi” gibi bir faali-yete hazırlanıyorlar. Herkes bunu konuşuyor.. Daha önce Konutkent 2’nin hemen yanında yine park içine yapılan tesis, parkın tamamına sahiplenmiş, tabela asmış, çocuk parkını kullanmanın önünü kesmeye çalışmış ama uyarılar ve şikayetler sonuç vermişti;şimdiki tepkisizlik neyin nesi anlamak zor!..

Metin ALTAY
Çayyolu Haber Bülteni
Ağustos - 2010