Ziyaretçi defterine yazan birisi, belediye başkanına dertlerini anlatmaya gittiklerini ancak, başkanın icraatlarını anlattıktan sonra kaba bir şekilde kalkıp yolu gösterdiğini yazmış.

Doğrudur, biz de sorunlarımızı anlatmaya çözüm istemeye gittik, başkan bizden fazla konuştu ve yolcu etti.

Belli ki, bu halk günü görüşmeleri falan, dostlar alış verişte görsün kabilinden işler.

İmam bildiğini okuyor.

Neyse, gelelim esas meseleye,

Bu ekip bir daha Yenimahalle belediyesi için aday gösterilir mi?

Cevabı çok açık aslında, hayır!

Çünkü ortada bir ekip var tamam da birleştikleri zeminin ne olduğu belli değil.

Ekip nerede? Siyasi birliktelikte mi, başka bir yerde mi?

Sakın icraatta demeyin o başlı başına tartışma konusu.

Eninde sonunda bir ilçe belediyesinin başkanına muavinlik yaptıklarını unutup, "esamilerine" bakmadan parti içi iktidar mücadelesinde saf tuttuktan sonra istifa etmek zorunda kalarak, kendi ifadeleriyle, "evin güzel kızı" edasıyla herkese göz kırpan istifacılar ve sözde onlar gibi düşünmediği için partisinde kalan bir başkan.

Ve o başkan hala istifa edenleri muavinliğinde tutmakta, birlikte çalışmakta.

Partili meclis üyeleriyse, belediyede azınlıkta.

Önceleri, bu tabloyu anlamayalar belediye başkanı diğerlerinden farklı, onu eleştirmeyelim edebiyatı yapsa da partililerle değil, istifacılarla kol kola olan başkanın da aslında hiç farklı olmadığını kısa sürede anladılar.

Bir partiden seçilmiş belediye başkanının başarısı sadece icraatlarının ne olduğuna değil, partisiyle, partilileriyle ilişkisine, ilkelerine bağlılığına da bakılıp bir bütün olarak değerlendirilir.

Böyle bakıldığında ortada başarılı bir tablo olmadığı apaçık ortada değil midir?

Bunu sade vatandaş bile görürken, parti yönetimi görmez mi?

Elbette görür ve görüyor da.

Çayyolu bölgesine, yolcu indirme bindirmede olsun, ulaşımda olsun, alt yapı kurulumunda olsun "özel muamele" yaptığı bilinen Büyükşehir belediye başkanıyla dostluk ilişkileri, yoğunluk artırılması v.s. gibi konularda medyaya da yansıyan sorunlar nedeniyle gerek belediyeyi gerekse partiyi yıprattıklarını bilerek bu "ekibi" kim bir daha aday gösterir.

Akıl var mantık var!

Hiç bir parti "kendi ayağına sıkmaz" herhalde.

İstifacıların aday yapılması söz konusu olmayacağına göre, geriye başkan kalıyor ki, belediyecilik bir "ekip" işi olduğuna ve başkanın "ekibi" de halen vazgeçemediği istifacılardan oluştuğuna göre, başkanın da aday yapılmayacağı kendiliğinden ortaya çıkar.

Kaldı ki, bu kadar "çalkantı" yaşatanlardan başka kimse yok mu?

Analar neler doğuruyor, hele seçim kapıya dayansın bakın ne adaylar çıkar daha.

İki laf da ekibin icraatı için yazmak gerekirse, özellikle Çayyolu bölgesi için fiyasko demek abartı olmaz.

Söze gerek yok, bakın geriye doğru, Çayyolu hiçbir dönemde bu ekip zamanında olduğu kadar betonlaşmamış, görüntü kirliliğine neden olan büfelerle, seyyar tuvaletlerle donatılmamış, gürültü kirliliği bu kadar had safhada olmamış, parklar bu kadar tahrip edilmemiş, kaldırımlar bu kadar işgal edilmemiştir.

Çayyolu Köyü’nün içi "harabe" ve trafik keşmekeşi olmaya, her geçen gün daha da artarak devam etmiş, başıboş köpekler artmış, okulsuz Yaşamkent, kaderine terkedilmiş, Ümitköy eski canlılığını çoktan kaybetmiştir.

Başarı bu tablonun neresindedir?

Kısacası, bu "ekip" in bir daha aday yapılması, akıl işi olmadığı gibi, hayal bile değildir!

Mustafa Turhan