Son zamanlarda Çayyolu’nda sokak köpekleri katedilmeye başlandı. En son Binsesin Sitesi’nden kötü haber geldi. Bu konuda bize bir mail gönderen Vasfı Onur Özen, duygularını şu şekilde anlatıyor:

Ümitköy semtinin kayıtsız kalınmaması gereken bir hayvan katliamı tarihi var. Sizlerle başımdan geçen yeni bir köpek zehirleme hadisesini paylaşmak istiyorum. 20 Aralık 2013, gece 11.30 civarı köpeğim ile gezintiye çıktığım sırada, doğal gaz dağıtım ünitesinin yanı olarak da tarif edebileceğim Binsesin Sitesi girişi yanında kalan boş arazide, 3-4 sokak köpeğinin bir şeyler yediğini gördüm. Kimi mahalle sakinlerinin hayvanlara yemek bıraktığını bildiğimden, herhangi bir şüphe duymadan, köpeğimle site içerisinde gezintimize devam ettik. Yaklaşık 10-15 dakika kadar sonra aynı yerden tekrar geçerken, yine dağıtım ünitesi yakınlarında, yahut 1960’ ıncı ve 1942’nci caddelerin kesiştiği noktada, yol ortasında bitkin yatan koyu bir kürke sahip orta boy bir köpek fark ettim. Bu köpek az önce grup içerisinde gördüğüm köpeklerden bir tanesiydi. Hayvan hem titriyor hem de kusuyordu. Hiç vakit geçmeden Doblo marka bir polis aracı belirdi. Polis arabadan inmedi. Hayvanın etrafında bir tur atıp, arabayı önüme kırdı. Memurlardan biri arabanın içinden, endişeli ve kesin bir tonla "Geri dön" diyerek uyarıda bulundu. Hayvanı kastederek "Nesi var?" diye sorduğumda, "Kuduz, geri dön, devam et" diyerek uyarısını yineledi. Arka yollardan dolanıp, 1941’inci caddeden çıktım. Polis arabası dağıtım ünitesinin önünde duruyordu. Köpek ise yerinde değildi. Eve dönüş yolumda, polis aracı Beysukent istikametine doğru ilerliyordu. Köpeğimi bıraktım. Kameramı ve bir fener alarak dışarı çıktım. Olay yerinde kısa bir kayıt yaptım, birkaç da fotoğraf çektim. Sabah komşum köpeğini gezdirdiği sırada çöp konteynerinin yanına atılmış halde bir köpek ölüsü gördüğünü haber verdi. Bu da gece gördüğüm köpek grubu içerisinden bir hayvandı. Fotoğraflarını çektim. Ayrıca belediyenin temizlik görevlisi iki köpeğin cesetlerini (biri siyah torbanın içinde) ve üzerinde yeşil renkte kimyasal saçılmış zehirli etleri attığı konteynerleri bize gösterdi. Hepsini fotoğrafladım.

Bu noktada yanıtını merak ettiğim birkaç soru var.

• (1) Polis zehirleme olayı ile ilgili bir ihbar mı aldı yoksa köpekle devriye görevi esnasında mı karşılaştı?
• (2) Polis köpeğin sözümona "kuduz" olduğuna nasıl kanaat getirdi? Polis aynı zamanda veteriner mi?
• (3) Polisin hasta hayvana müdahale etme yetkisi var mı?
• (4) Polis olayla ilgili tutanak tuttu mu?

Bu hadise bana 19. yüzyıl felsefecisi ve ilk hayvan hakları savunucularından Jeremy Bentham'ın "menfaatlerin eşit gözetilmesi ilkesi"nin önemini hatırlattı. Kısaca özetlemek gerekirse, Bentham'a göre hayvanlar da ınsanlar gibi acı ve ızdırap çekme yetisine sahip olduklarından ahlaki değerlendirmeye dahil tutulmalı ve aç kalmamak, barınacak yer ihtiyacı, yaşam hakkı vesaire gibi bir takım menfaatleri insanlarınkine eşit olduğundan ötürü kollanmalıdır. Yani sırf havlıyorlar, gürültü oluyor, yahut birileri tedirgin oluyor diye kimsenin sokak hayvanlarını öldürme hakkı olamaz. Hayvanlara karşı, özellikle savunmasız sokak hayvanlarına karşı vicdani ve ahlaki sorumluluklarımız olduğu neredeyse her modern etik sistemin vurguladığı bir husustur.


Bildiğim kadarıyla bu Binsesin Sitesi'ndeki ilk köpek zehirleme hadisesi değil. Site sakinlerinden bir hanımefendi bana daha önceden de köpeklerin zehirlendiğinden bahsetti. Belki bu köpekleri de aynı şahıs veya şahıslar zehirledi. Belediye bu konuda yeterli ve gerekli çalışmayı yapıyor mu? Ya da, daha önemlisi, site sakinleri bu mevzuya yeterince hassasiyet gösteriyor mu? Ben köpeğimle gece gezintilerine devam edeceğim. Diğer köpek sahiplerine de aynı şeyi öneriyorum. Böylelikle, belki bu bir takım gaddar ve namert kişiler için caydırıcı oluruz. Ve en önemlisi, acilen yapılması gereken şey, bu gerçekleşen katliamlara dair toplu bir şikayet dilekçesi verilmesidir.

VASFI ONUR ÖZEN

Ekim ayında aynıkatliam tekrar yaşandımıştı...

Binsesin Sitesi’ndeki bir grup köpek zehirlenerek öldürüldü