Okullar açıldı. İlk ve orta öğretime giden yaklaşık 16 milyon öğrenci ders başı yapmış. Hayırlı olsun.

Bu öğrenci sayısı Avrupa’daki birçok ülkenin nüfusundan fazladır. (Hollanda, İsveç, Norveç, Finlandiya, Danimarka, Belçika, Avusturya, İsviçre, Yunanistan vb.).

Bu nedenle büyük şehirlerimizde olduğu gibi Ankara’mızda da ulaşımla ilgili sıkıntılar artarak devam ediyor. Tam okulların açılmasıyla birlikte hız verilen asfalt çalışmaları zaten zor yürüyen trafiği iyice zorlaştırmakta.

Mutlaka diğer ana artellerde de vardır. 20 yıldır Çayyolu’nda oturduğumdan Eskişehir Yolu’nu devamlı kullanıyorum. Sayın Gökçek’e bu güzergahla ilgili bazı sorular sormak isterim. Tahmin ederim ki tüm bu yöre sakinleride cevapları merak etmekteler.

1. Yaz ortası Konya Yolu’nun geliş ve gidiş şeritleri sağlam olmasına rağmen gereksiz yere ince bir asfaltla kaplandı. Hasarlı bölümler tamir edilip geçilebilirdi.
2. Bayram sonrası ise Eskişehir Yolu’nun Ankara yönündeki soldan 2 şeridi kazılıp asfalt kaplandı. Sağ şeridi ise Ümitköy köprüsünden itibaren yüzeyi kazılarak öylece bırakıldı. Bunun nedeni herhalde Ümitköy, Çayyolu, Bilkent’te oturanlardan çıkan ‘hayır’ oylarının çokluğu dolayısıyla cezalandırmak olsa gerek. TV’lere çıkan Sayın Gökçek’e göre asfaltın belli sıcaklıkta dökülmesi gerekiyormuş. Peki Kuzey Avrupa ülkelerinde bu işler nasıl yapılıyor acaba?
3. Ayrıca bizde dökülen asfalt kaplamalar mevsimliktir. Bir kış geçmeden tüm yüzeylerin köstebek yuvasına döndüğünü tüm Ankaralılar şahittir. Peki, bu işleri ‘gavur’ dediğimiz adamlar nasıl yapmaktalar merak ediyorum.
4. Yapılan işçilikler o kadar kötü ki, dökülen asfaltla yan yollara giden eski asfaltla en az 5 cm’lik fazlalık veya düşüklük oluyor. Bu da ister istemez buradan geçen araçların ön düzenlerinin ve lastiklerinin zarar görmemesi için yavaşlamasına ve sıkışıklığa sebep olmakta. Zaten sayıca yetersiz mazgalların üzeride asfaltla kapatılmakta. Rögar kapakları da ya yüksek yada alçak kalmaktadır.
5. İstanbul ve Ankara belediyelerinin milyonlarca Euro danışmanlık parası ödedikleri, ortaokul mezunu olduğu bile şüpheli, 2 adet son model Porsche sahibi olduğu söylenen ‘süper asfalt danışmanı’ Serdar Kepenek bile bu yapılan işleri görse beğenmez, “Ben size böyle mi öğrettim?” derdi.

Evet Sayın Ankaralılar. Örnek Avrupa başkentine doğru yol almak, ne olduğu belirsiz ödüller almakla olmuyor.

Selçuk DAMGACI

Sayaç dağıtımında aboneler rahatsız
ANKARA’nın ‘BEDAŞ’ı işin kolayını bulmuş. Süresi dolmuş elektrik sayaçlarını tespit için fatura dağıtanlar, aboneye faturayla birlikte bir adres kartı veriyor. Adres, BEDAŞ’ın adresi değil, İskitler’de ilgisiz başka bir yer. Taşeron olabilir sanırım. Abonenin oraya gidip bir form doldurması isteniyor. Gerekçe, sayacın durumu ve süresini öğrenmek. Ayrıca, ücret talep ediliyor. (Eski-yeni tahakkuk farkı mı yada sayaç bedeli mi açıklama yok?) Ankara-Yenimahalle Ragıp Tüzün’de aboneler bu durumdan rahatsız. ‘Hizmet veren’, abonenin kendisine hizmet etmesini istiyor! Halbuki, yeni uygulamada, süresi dolan sayaçlar ki, bu süre 10 yıl, dağıtım şirketlerinin sorumluluğunda ve eskiyen ücretsiz değiştiriliyor. Doğalgaz ve su dağıtım işletmeleri sayaç kontrol ve değişimini kendisi yapıyor.

BEDAŞ’ı özelleştirmeden alan firma ise, masrafları asgaride tutmanın yolunu, kendi işlerini aboneye yaptırmakta bulmuş olsa gerek, ‘davet ve adres kartı’ dağıtıyor. Aboneler, kendilerini kullanan BEDAŞ’a, ‘ilgililerin’ tavrını merak ediyor..

Metin ALTAY