Teşekkür

Sayın İsmail Çinici’ye Teşekkür ederim. Hep beraber bu zorlu yolda yılmadan pes etmeden yürümeye devam edeceğiz. Fakat ne yazık ki ben gençlerimizi yapılan hiçbir eylemde yeteri kadar göremedim. Ben de onları şevke getirmek için doğum tarihimi ve omzumda meydana çıkan ortopedik bir sorunu açıklamıştım. Ama ne yazık ki başaramadım. Olsun hiç olmazsa başarmadım yerine uğraştım ama başaramadım demek bile benim için yeterli.

Yazımı bu zorlu yolda ki yürüyüşümüzü Tevfik Fikret’in bir şiirinden alıntıyla bitirmek isterim.

….
Ey şetaretli yolcu sen yürü
..
…

İşte bir yol ki hep çakıl ve diken
Geçeceksin yarın bu yoldan sen
Geçeceksin ayakların yorgun
Ellerin ellerin şerha şerha, bağrın hun
Fakat alnın açık yüzün handan
gözlerin ufka fevz ü nur akıtan

Sayın İsmail Çinici bey,

Bildiğim kadarıyla Eskişehir yolu Zırhlı Birlikler eğitim tesisine gelmeden konuçlanan Fiat bayisinin Çayyolu 2000 `e doğru bir yerde antrepo deposu var. Bu tırlar oraya araç getirip - götürmekde. Bilgilerinize.

GELECEĞİN SUÇLUSUNU YETİŞTİRMENİN EN BASİT KURALLARI

* Daha küçükken çocuğa istediği her şeyi vermeye başlayın. Bu biçimde o, herkesin onun geçimini sağlamak zorunda olduğuna inanacaktır.

* Kötü sözler söylediği zaman gülün. Böylece o kendisinin akıllı olduğuna inanacaktır.

* Ona düşünmeyi ve beynini kullanmayı hiç öğretmeyin! Yirmi bir yaşına gelince de kendi kararlarını, kendisi versin diye bekleyin.

* Yerde bıraktığı her şeyi kaldırın; kitaplarını, ayakkabılarını,kıyafetlerini,onun için her şeyi siz yapın ki, o tüm sorumluluklarını başkalarına yüklemeye alışsın.

* Onun gözünün önünde sık sık kavga edin ki, böylelikle aile bir gün parçalanırsa çok fazla üzülmesin.

* Ona istediği kadar harçlık verin ki, hiçbir zaman kendi parasını kazanmanın ne olduğunu öğrenmesin.

* Yiyecek, giyecek ve konforla ilgili tüm isteklerini yerine getirin ki, istediklerine ulaşmak için çalışmak gerektiğini öğrenmesin.

* Komşulara, öğretmenlere, polislere karşı her zaman onun tarafını tutun ki, onların hepsine karşı peşin hükümleri oluşsun.

* Tüm bunları ve benzerlerini yaparak yetiştirdiğimiz çocuğunuz bir gün suç işlerse, kendisinden özür dileyin. Ama onu felaket dolu bir yaşama hazırladığınız için kendinize teşekkür etmekten geri kalmayın .

ÇAYYOLU YOLLARINDA
ÇAP’IN BİR FAHRİ MÜFETTİŞİ…

Bilindiği üzere; Çayyolu’nda ağustos ayından beri denetlenmeyen cadde, sokak, kaldırım kalmadı. Yerinde yapılan tespitlerde çukurlar işaretlendi. Keçilerin bile geçemediği yollarda delil-tespit dosyaları oluşturuldu. Ürettiklerinden yansıttıklarına baktığınızda, yapılanları sanki bir sivil toplum  örgütünün bütün elemanları yaptı, diye hayal bile edebilirsiniz.

Oysa, bu “dikkatli” gözlemleri hepimiz için gönüllü olarak 1949 doğumlu bir genç adam yaptı!
Bu itibarla hoşgörüsüne sığınarak kendisine bölgemizle ilgili yeni bir şikayette  daha bulunmak isterim.

Çayyolu toplukonut bölgesinde hiçbirimizin bugüne kadar bilmediği bir otomobil fabrikası mı var? Çünkü; hemen hemen her gün tır filoları üzerinde yeni araçlar caddelerimizden akıl almaz süratlerle geçiyorlar.

Faruk Ağabey,
Lütfen, tekrar en kısa zamanda uzun ve kısa farlarınızı yakmanız dileğiyle…
Diğerlerinin yanında zat-ı alinizin küçük bir dikkat eksikliği nedir ki?

(1)
  958’den devamla…
  Faruk Ağabey,

80’li yılların başı… Soğuk savaş yılları… Türkiye’nin ise “nitekim…” diye başlayan yılları. Başkent Ankara’da Atatürk Bulvarı’nda volta atmak ve Bakanlıklar semtinde yürümenin önemli bir mekanda bulunmakla eş değerde sayıldığı günler…Bu güzergah üzerinde bulunan Batı Pasajı… İçinde iş dönüşü ufak-tefek streslerin atıldığı “cafe”ler… Ve sineması. Üst katında ise, hocaların hocası Prof. Dr. Cahit Örgen’in muayenehanesi. Aynı binada ünlü bir banker ve yanında ünlü bir halkla ilişkiler müdiresi…

Anılan yıllarda Batı Han Pasajındaki sinemada dünyanın o yıllarını ortaya koyan “TELEFON” isimli çarpıcı bir film izlemiştim. Filmde SSCB gizli servisi, yerel ajanlarına ağır telkin ve hipnoz uygulayarak önce ABD’ne normal bir aile gibi yerleşmelerini sağlıyor. Yıllarca gündelik hayatlarını yaşayan bu görevliler, seneler sonra görev zamanı gelince bir telefonla ABD’nde bir ankesörlü telefon kabininden anahtar bir kelime ile düşünce transferi yaptırılarak stratejik yerleri imha ediyorlardı.

Yazarlarımızdan Sayın Faruk Elmasoğlu’nun 958 no’lu mesajında itiraf ettiği paranoyasında, bendenizi YENİMAHALLE BELEDİYESİNİN İLETİŞİM ROBOTU CASUSU sanmıştı.
Sayın Faruk Elmasoğlu’nun bu içten itiraflarına karşılık ben de kendisi ile ilgili kurduğum paranoyamı sizlerle paylaşmak isterim.

Bilindiği üzere; Sayın Elmasoğlu’nun, Çayyolu yolları ve yaşama ortamımızla ilgili devamlı anlattıkları ve yansıttıklarıyla kendisinin 30-35 yaşlarında bir genç olabileceği öngörüsünde bulunmuştum.

(2)

Ama Sayın Elmasoğlu Ali Rıza Bey Ormanı’nda yapılacak “baz”lama toplantısına bir gün kala, yazısında sağlıkla ilgili bir sorununu açıklarken, bunun yanında 1949’lu olduğunu da açıklayıverdi.

İşte o günden beri artık benim Faruk Ağabey’im oldu.

“…Demişti. Dememek için”
DİKKAT DİKKAT DİKKAT!
Kısa ve uzun farlarınızı yakın!
Dikkat eksikliği Çayyolu’nda kazalara neden olabilir!
Çünkü; ÇAP’a “Çayyolu yol-durum raporları” artık gelmiyor!!!

Saygılar.

Don Kişot
Cervantes’in eseri olan hayal kahramanımız Don Kişot’un tek yardımcısı hayali Sancho Panza idi. Oysa bizler hayal kahramanı olmadığımız gibi bu işle yakından ilgilenen bir çok kişi var.
Bu bakımdan rahat olun.

*********
ŞİMDİ ALDIĞIM BİR HABERE GÖRE;
Alirızabey Korusuna yapılan BAZ İSTASYONU (Eyfel kulesi) hakkında Kaymakamlığa yapmış olduğum ikinci başvurum ve şikayetim üzerine Türk Telekomünikasyon Kurumundan bir yetkili beni cep telefonumdan aradı;
Ve bana şikayetime konu olan Baz istasyonunun nerede olduğunu sordu ve ben de Çayyoluna gelin başınızı havaya kaldırın yükseklerde bir yerde görürsünüz dedim zannedersem ölçüm için geldiler şu an tepedeler bana bir hafta içinde gelecek üçüncü yazıda ; 

Sayın Mehmet GÜRER şikayetinize konu olan istasyonu gördük yapılan ölçümlerde AVRUPA BİRLİĞİ kriterlerine uygun olduğunu tespit ettik bilgilerinize sunulur diyeceklerdir eminim ne kriterlermiş ama benim her gün baktığımda göz zevkimi bozan her an radyasyon alacakmış gibi hissettiren ve psikolojimi bozan devasa mahlukla savaşımı herhalde DON-KİŞOT'un değirmenle yaptığı savaşa benzetiyorsunuzdur.
Ama ben hikayedeki gibi savaşıma devam edeceğim sizlerinde bu savaşta bizleri destekleyeceğinizi ve hatta Yeniamahalle kaymakamlığının sitesine girerek birkaç satır karalayabilecek kadar bilgi sahibi olduğunuzu biliyorum.Saygılarımı sunarım efendim......

sayın faruk bey size tamamen katılıyorum. bu ahmet duyar(vurdumduymaz) yok biz her yere eşit hizmet götürüyoruz diyor ama görüyoruz ne yaptığını. dediğiniz gibi ancak oraya buraya türbe gibi yeşil kameriyeler koydu. bir de osmanağa konaklarının yıkına beton yığını bir park(ben pek parka benzetemiyorum ama) yaptı. sonra da çayylonun ilçe olmasına gerek yok diye ötüyor orda burda. Sen şuna çayyolunu asimile etmeye çalışıyorum desene ahmet efendiiiiiii !!!

Sayın Ahmet Duyar (duy-ar)
Evet duy ve utan. Çayyolu’nun ilçe olmasına gerek yok biz Yenimahalle Belediyesi olarak Çayyolu’na yetiyoruz diye garip bir iddiada bulundunuz. Bu güne kadar Çayyolu’nda parklardaki koşu yoluna gereksiz halı kaplamaktan ve parklardaki garip kameriyelerden başka ne yaptınız.
Ara yollarımız çamur içinde hava biraz yağışlı olunca her yer göle dönüşüyor. Bu durumdan en çok Yaşamkent bölgemiz rahatsız ama her taraf aynı.
Sizin soyadınızın duyar olmasına rağmen duyarsız bir şekilde verdiğiniz bu beyanatlarınız ne yazık ki partinizin oy kaybetmesine neden olacaktır.


Ankara'nın Çayyolu ilçesinden faruk