Basit Forum


Tüm Mesajlar Görüntüleniyor › Ziyaretçi Defteri

Lütfen Giriş Yap veya Kayıt Ol!

Ziyaretçi Defteri Arşivi

Ara

  • Daha öncede yazmıştım, şimdi de yazıyorum, yapılancaya kadar YAZACAĞIM.

    Yaşamkente sefer yapan 123 no.lu belediye otobüsü artık ihtiyacı karşılamıyor. Sabah daha yaşamkentten çıkmadan otobüs doluyor.

    Değerli yetkililerimiz bunu bilmezler mi? Bilirler de görmemezlikten, duymamazlıktan mı gelirler????

    Belediyenin görevleri arasında ulaşımı sağlıklı olarak, eşit bir şekilde sağlamak yok mudur???

    İkinci bir konuda saba 07.30'da otobüse bindiğimizde 08.35'te kızılayda oluyoruz. Nerde bizim ikinci otobüse ücretsiz bünme hakkımız. 45 dakika olarak belirlenen bu hak bizim için geçerli olmuyor. Tüketici haklarındaki yetkili arkadaşlarımız hiç otobüse binmezler mi?
    Neden bu duruma müdahil olmazlar.

    123 no.lu otobüs ARTIK YAŞAMKENTİN İHTİYACINA CEVAP VEREMİYOR.

    SEFER SAYISININ ARTIRILMASI YADA 119, 163 NO.LU OTOBÜLSERİN DE YAŞAMKENTTEN LİNK YAPMASI GEREKİYOR.

    BİR ŞEKİLDE ULAŞIM SORUNUN ÇÖZÜLMESİ GEREKİYOR.HEMDE HEMEN.
    Tarih: 11 Ekim 2008 12:36 Ekleyen:






  •    NİÇİN   EL  ELE    ?



    Yaşlı ama şanslı adamım. Atatürk'e yetiştim. Gördüm, dinledim, yaşadım onu. Coşkusunu soluyarak büyürken kesinlikle biliyordum ki:
    Ulusalortak paydamız ÖGÜNMEYi haklı kılan bir kişiliktir.
    Akıllıca ÇAlıŞARAK çagdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkabiliriz. Bunu başaracagımıza GÜVENMELiYiz ...
    Günümüzde o yalın gerçekleri dile getirirseniz, alacagınız yanıtlar hazırdır: - Vay dinazorl
    - Bırak hamasi laflarıl
    - Vatan-millet-Sakarya edebiyatı yapma!
    Peki, yapmalıyım Ne edebiyatı yapalım?
    Gemisini kurtaran kaptan olmak, kendi bacagından asılmak, köşeyi dönmek edebiyat!. ..
    Oysa asıl bunların havada laf oldugu, o biçim köşe dönülürse çıkmaza girelecegi, özel hesaplar ugruna Atatürk'ün birleştirici gerçekçiliginden uzaklaşmanın dagılmalara yol açacagı besbelli degil mi?
    Yalnız bizde degil, dünyada da insanlıgın en derin çatlagı kadın erkek karşıtlıgıdır.
    Tarih boyunca türümüzün nüfusunun yarısı öteki yarıya "sahip oluna rock  satılacak mal" gözüyle baktı. Hayvanlar alemindeki cinsel amaçla toprak edinme dövüşlerinin benzerleri insanlar arasında da yaşandı Helena ugruna Truva yakıldı. Atilla'nın ünlü sözü tarihe geçti:
    - En büyük keyif başka erkekleri yenip kadınlarını almaktır !
    Günümüzün Bosna boguşmasında Sırplar kızlara sistemli tecavüzleri " ulusal moral bozma silahı" yaptılar.
    Bize bir Kurtuluş Savaşı verdiren saldırıların mimarı Lloyd George'un da kadın fethi ile ülke fethini eşleştiren bir ruhsal yapıya sahip oldugunu ingiliz yazarları kanıtlıyorlar.



                                                    
    Tarih: 11 Ekim 2008 12:32 Ekleyen:



  • Türk kadınları ise ölüm-kalım kavgamızın kazanılmasına erkekler kadar yigitçe katkılar sagladılar. Mustafa Kemal de o tozkoparan fırtınasında başladı onlara toplum içindeki onurlu yerlerini saglamaya.
    Cumhuriyetimizin kurucusunun gerçekçi ve bilgece devrimciliginin en çarpıcı örnegidir bu.

    Bugün yine bela teknisyenlerini kullanarak toplumumuzdaki kesim çizgilerini çatlaga dönüştürmek isteyenler var. Dogal ve saglıklı olan sınıflararası hesaplaşmalardan yaralanmıyor, hiçbir çıkar çatışmasından kaynaklanmayan yapay karşıtlıklar yaratmaya ve derinleştirmeye bakıyorlar.
    Kadın, erkek, genç, yaşlı, sivil, asker, köylü, kentli, ortak çıkar ve onur paydalarımızı birlikte koruyabilirsek bu saldırıları da defederiz kolayca. Elverir ki hedeflere gırtlak gırtlaga gelinerek degil, el ele yürüyerek ulaşılabilecegi anlaşılsın.
    Atatürk'ün armaganı Devlet Tiyatrolarımız gerekli çagrıyı sahnelerinden yayarak kendine düşeni yapmaya çalışıyor.


    Tarih: 11 Ekim 2008 12:32 Ekleyen:
  • Baykal keyfi… - Bekir COŞKUN
    Eylül 16, 20 08 - BEKİR COŞKUN, HÜRRİYET

    DÜN medyadaki o habere uzun uzun baktım; adeta müjdeler veriyorlardı televizyonlar-gazeteler hepimize:

    “Baykal, Cumhurbaşkanı Gül ile samimi hava içinde…”

    “Gül-Baykal sıcaklığı…”

    “Baykal, Gül’ü, ’Sayın Cumhurbaşkanım’ diye selamladı…”

    Tebrik ederiz…

    Af erin…

    (………)

    Ben size söylemiştim; Baykal’ın öyle iktidar-miktidar olmak gibi bir derdi asla yok, o duruma razı…

    Mutlu…

    Rahat…

    Anamuhalefet Partisi Lideri olarak geziyor, tozuyor, protokolde yerini alıyor, konuşuyor, her gün medya kendisinden söz ediyor…

    Bu kadar…

    Bu da ona yetiyor.

    *

    Bakın:

    İktidar boğazına kadar yolsuzluğa, vurguna, soyguna battı.

    Her gün bir suiistimal, avanta, hırsızlık haberi medyada patlıyor. Ve tümünün içinde iktidarın adamları var.

    Laiklik, cumhuriyet, hukuk, demokrasi gibi kamburlarını bir yana bırakıyorum.

    Holdingler ve iktidarın aveneleri zenginleşirken; giderek yoksullaşan dar gelirliler, iflas eden esnaf, ağlaşan çiftçi, kredi kartlarının taksitini ödeyemeyen insanlar, hayatı tatsızlaşan aileler, babalar, analar…

    Herkes aldatıldığını anladı…

    AKP’ye oy verenler dahi pişmanlar, açık açık “elimiz kırılsaydı” diyorlar.

    Ancak tek sorun var:

    Tayyip Erdoğan iktidarının yerine koyacak bir şey yok…

    *

    Deniz Baykal’ın yakasına yapışmış büyük günahtır bu:

    Bu milleti AKP’ye mahkûm etmek…

    Tarih: 11 Ekim 2008 12:25 Ekleyen:
  • Bu milleti AKP'ye mahkûm etmek...

    Laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmuş bir iktidarı, TBMM çatısı altında birlikte oturarak meşrulaştırmaktan başlıyor vebal... Orada oturmaması gerektiğini söylediği kişiyi "Sayın Cumhurbaşkanım..." diye selamlamaya kadar uzanıyor.

    Görüyorsunuz arkadaşı; rahat, mutlu...

    Keyifli...

    -----------------------------------------------------

    Bekir  ÇOŞKUN
    Tarih: 11 Ekim 2008 12:25 Ekleyen:
  • sitede güncelleşmeme arızasımı  mı  var  ?
    uzun  süredir  niçin yaşamkenyin  ankara manzaralı  Gökdelen ' lerini  (  TDK  :  GökTırmalayan )   durduruyorsunuz  ?
    Tarih: 11 Ekim 2008 12:25 Ekleyen:

  •                 FIRTINA ÖNCESİ
        
         Suskunluğun sancısı ağır olur çoğu zaman,o an sözün bağırıp çağırmanın yetersiz olduğu andır.İki duygu vardır insanı kahreden alışkanlık diğeri ,fırtına öncesi sessizlik.Yüreğin yarıldığı bu anı ne çığlık ne gözyaşı defedemez bedenden.Kelimeler çaresiz ,gözyaşları kurur kalır gözpınarlarında.Gideni getircek hiç bir gücün olmadığını bilir yürek,o yüzdendir ki suskunluğuna sığınır,boş laflara değil.Bununla başetme yolunu bulana kadar susmayı yeğler,kuru gürültüden medet ummaz.İşte böyle M.GÜRER...
          Bizler aynı platformun yolcuları olduğumuza göre ;
    ALIŞKANLIK olamaz sessizliğimiz,umursamazlık hiç değil.Olsa olsa sözün kifayetsiz kaldığı yerdeyiz,sevgi ve saygılarımla.
    Tarih: 10 Ekim 2008 16:11 Ekleyen:


  •       - 2 -


    namaz  için çiş  kokulu pis tuvaletlerde ön hazırlık  yapmak  zorunda  kalan coğu insanımızın ne  yazık ki  ; islam  dininin  h i j y e n  kurallarından ; hemde namaza ön hazırlık  gibi hassas bir  konuda    haberi  bile yok olduğu anlaşılmaktadır.
    Üzücü  olan  :
    Hastalıklı  mantarlı ayakların ,  tuvaletten  çıkıp  pis  [!] , daha  açık  söyliyelim ; diğer  ihtiyaç  giderenlerin k a k a l ı  ellerini yıkadığı  lavobanın içine  ayaklarını dayayıp
    [ havada  bile  tutmaya  gerek  duymadan  ] yıkadığı
    bununla  birlikte mantar  gibi  köklü  bir  hastalığın, ayakların yıkandığı  lavobada  bataryalara da sakınmadan değdiği ,  başkalarına da  bulaşabileceği vede tedavisinin  aylarca  sürebileceği  kişilerce  bilerek  veya  bilmeyerek  göz ardı  edilmektedir.

        Bu  nedenledirki ; yeni  açılan  plazaların patronlarının iktidara şirin  görünmek için metrekareleri ne kıyıp plazalerın içine  göstermelik mescitler  açması  yetmez.Eğer   inançlara gerçekten inançlara  saygılıysalar insanlarımızı  helaların  içinde  abdest almaktan  kurtarmak için ; modern konfor anlayışına  göre icad edilecek  yeni bir tasarımda  öncü  olmalıdırlar ...

      Bir  yanlışlığımda  varsa efendim  lütfen  düzeltin  ! 
    Saygılarımla ...

    N  o   t   : Olaylar  Galleria  da yaşanmış olsa bile 
    anılan  mekan  sanki bütün  Türkiye  için br  imge  degilmidir.
    eAyrıca  Galleria  gibi  öncü  bir  plazada    tuvaletlerin  artık ücretsiz  olarak  kullanıma açılması geç  kalınmış bir  karardır  ...
    ______________________________________________
    Tarih: 10 Ekim 2008 03:45 Ekleyen:
  • (2)

    Talep sayısına göre oluşan puan cetvelinde meslekler garip bir hiyerarşiyle sıralanmaktadır. Bu hiyerarşide sosyal bilimlerin çoğu alt sıralarda yer almaktadır. ....İyi yetişmemiş, daha az başarılı, az yetenekli olanlar sosyal bilimlere mahkumdur. Ülkenin daha üstün insan gücü ise mühendislik veya tıp alanında toplanacaklardır.... Sosyal bilimlerden yetişenler, ülke yönetiminde, adalette, bürokraside, eğitimde hizmet vereceklerdir. O halde bu kesimlerin geleceği ülkenin daha az başarılı ikinci derecede insan kadrolarına bırakılmış olmayacak mı?”

    Murat Katoğlu….


    Tarih: 10 Ekim 2008 03:45 Ekleyen:



  •     elinde çekiç  olan  herşeyi  çivi  sanır   !
        çek içgüç
    Tarih: 10 Ekim 2008 03:45 Ekleyen:
Lütfen Giriş Yap veya Kayıt Ol!