Basit Forum


Tüm Mesajlar Görüntüleniyor › Ziyaretçi Defteri

Lütfen Giriş Yap veya Kayıt Ol!

Ziyaretçi Defteri Arşivi

Ara

  • Bir pazar yazısı ...



                        TANRI   SAHNEDE

         Yıllar önce bir mizah dergisinde küçük  bir
    çocuğun çizdiği bir karikatür vardı:
    "Ateizm konferansı"nda konuşacak hatip, kuliste diz çökmüş dua ediyor:
    "Tanrım, bağışla ne olur ... Bir kere girmiş bulunduk bu yola ... "
    Türkiye'de adı Marksist sol çizgiyle özdeşleşmiş kimi müzisyenin çekmecesinden kutsal kitaplar çıkması, ak -la bu karikatürü getiriyor.
    Acaba ateist hareketlerin starları, devrim marşlan söyledikleri dönemde de sahne almadan kuliste dua ediyorlar mıydı?
    Yoksa "beklenen devrim"in bir türlü gelmemesi mi onları uhrevi bir dünyanın kollarına çekti?
    Geçici bir moda mı bu?
    Yoksa ideolojinin boşluğunu inanç mı doldurdu?



    K a y n a  k   .
    Can DÜNAAR
    Y  I  L  D  I  Z  L  A  R
    S : 228 İMGE

    Tarih: 09 Mart 2009 22:15 Ekleyen:
  • 8 Mart 6  'n günü 






                 Denize atış se[R]best   !
                   [ Hüsnü-AŞK  ]

      Kız kendi başına bırakırsan eğer görüldüğü gibi ya Z. gibi  davulcuya varır yada  Deniz gibi Zurnacıya ...
    Düşenin dostu kalnmyor bu dünyada ...Görme ki sen
    bir düş...
      Fakat hayatta kimler hata yapmıyor -ki kimler... Hepimiz ne hatalar yapıyoruz ne hatalar !?
       Fakat esas dostluklar böyle günlerde ortaya çıkıyor ..
      Zamanında denizi  yere göğe sığdıramayanlar  ona en ön sırada alkış tutan ithal badem bıyıklılar
    o para toneri beyaz tulumarın içine sokup  çayyolu sakinlerine  taktim ettiklerinde ... Şimdi   ;
    Bazı arkadaşlar denizin bu  zor günlerinde acaba ona bir geçmiş olsun mesajı atma cesaretini gösterebilmişlermidir ?...
        Benim kanatim deniz  rajonda  biraz olgunlaşıp belkide  popculuğu terkedip daha farklı bir çizgiyi yakalayacağı yönündedir.


         Sevgili  A p t a l  !!!  8 mart kadınlar  günün butlu olsun ...Kendine iyi  bak ...

    Denize  düşen adam !!!
      

    Tarih: 09 Mart 2009 22:15 Ekleyen:


  •                    KEKE ME İNDİRİMİ    !!!

      Ankaralı genç meslektaşımız Özlem Çinici geçenlerde, Başbakanlıkta bir bürokrat ile sohbet ediyordu. Laf dönüp dolaşıp telefona geldiğinde bürokrat, arkadaşımız Çinici'ye;
           - Bilmem biliyor musun Özlem Hanım, dedi, İngiltere Telekom'u İngiliz kekemelerin telefon faturalarına yüzde 60 tenzilat uyguluyor. Şu insana saygıya, şu çağdaş anlayışa bakar mısın? Keşke birileri akıl etse de aynı uygulamayı bizim kekemelere de yapsa...
           Başbakanlık bürokratı, cümlesini bitirir bitirmez hata yaptığını anlamış olacak ki, önerisini şöyle geri aldı:
           - Yok, yok, sakın ola ki bizde böyle birşey yapılmasın, yoksa tenzilatlı tarifeden yararlanacağız diye herkes hemen hastanelere koşar, kekeme raporu alır. Üç kuruş kar için bir süre sonra bütün toplum kekeme olur çıkar...
    Tarih: 09 Mart 2009 22:11 Ekleyen:



  •        ... Sözüm meclisten dışa[R]ı  !!!
          [ süt nasılsa  kaymak öyledir   ]




      Sn: Başbakan geçengün Sn: Baykal' ın  ifade ettiği 
    " dinlendiğimizden  dolayı  telefon konuşmalarımızda dahi  rahatça gönlümüzden geçtiği gibi  gerektiğinde birbirimize küfür bile edemiyoruz  "  imalı sözlerini kendisine dayan-AK yaperAK  mikrofonlardan  resmen  şu  saptırmayı yaptı ...

      "  Sn: Baykal halkıma ,sizlere küfürbaz
    diyor  " dedi.

       Şimdi  ;Sayın Başbakanı sakın kusura kalma
    ama bu memleketinmizin sokakların da artık hiç yürümüyor musun  ,y-oksa .
    Dünyayı geziyosun acaba hangi  memlekette  bir taraftan   Peygamberimizin " Cennet anaların ayağının  altında "  deyip  öte yandan  iki lafın başı
    " Ananı ...   " diye başlayan bir sövlev  vardır  !?
          Lütfen doğruyu açıkca söyleyin " Biz Türkler nedense çoğunlukla siz biz ayrımı yapmadan çoğumuz  küfürbasız  , bundan vazgeçelim  " deyin !

         Siz böyleböyle kimi aldatıyorsunuz kuzum ALLAHAŞKINA kimi ?  ALLAH  türkçe bilmiyomu !? Unutmayın ki ALLAH  türkçe olarak da bizi ve sizi anlar. Böyle konuştuğunuz zaman da aslında sizin ne demek istediğinizi  pekala anlar  .O ALLAH ki duymayan Bathoovene bile ne besteler besteler yaptırmış
    sizi mi anlamayacak HA!


       Unutma Sn: Başbakan O meydanlarda şimdi  seni de alkışlayan Dalkavuklar daha önce kimleri kimleri  alkışladılar kimleri  !
        Hatırlamak  istiyorsanız dönüpde geriye yakın tarihe 1 bak ım ! Çünkü bizim memleketin meydanlarında toplanan Fanatiklerin ekseriyesi   dal-kavuklar insanı  boş kaşıkla besler .

        Aman Sn: Başkan  dikkat !
    Tarih: 09 Mart 2009 22:08 Ekleyen:
  • Kadınlar zayıftır ama Anneler kuvvetlidir !
    Victor Hugo


        Çayyolu Sakinelerinin
        8 Mart Kadınlar Günü Kutlu Olsun

           
    Tarih: 09 Mart 2009 22:04 Ekleyen:
  • ... Çok yazık !!! Avrupanın Kültür Başkentlerinin hepsinde  başkentlerine ait şehirle beraber bütünleşmiş
    gazeteler bulunmasına rağmen yetmiş milyon nüfuslu ülkemizin başkent  dokusunu yansıtabilecek  tek gazetesi  bile yok...Çok yazık  !!!
    Tarih: 09 Mart 2009 21:48 Ekleyen:



  •                 HATIRLATMA - UYARI    !!!
             [  GELECEĞİ YÖNETMEK ZOR İŞTİR  !!!   ]


    ABD Dışişleri Bakanı Türkiye'de
     
    ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton Ankara'da Türk yetkililerle bir araya geldi.
    ... Ve proğramınnda olmamasına rağmen anıtkabir de ATATÜRK ' ü ziyaret etti...


               ****************

    "  Diplomaside , bir messajın messaj olabilmesi için
    O mesajın vericisi olsuğu kadar   yani bir
    alıcısıda olması gerekmektedir   !!! "
    Kamuran İNAN


      Ucuz  Kasaba Politikaları " üzüm verip petmaz almak "
    üzerinden  TÜRKİYE yönetmeye kalkanların
    önemle  6 çizilerek dikkatine  !!!

       
               
    Tarih: 09 Mart 2009 21:47 Ekleyen:
  • PEK DEGERLI YENI MAHALLE BELEDIYE BASKAN ADAYIMIZ MUSTAFA BALBAY ILE MURAT  KARAYALCIN BEYLERI SOLCUYUM,ATATURKCUYUM DIYENLER , MANSUR BEYI DE SAGDAYIM DIYENLER,HEP BERABER DESTEKLEYELIM ARKADASLAR.AKSI TAKDIRDE MELIH BEY GELIR HA.BENDEN DEMESI.
    Tarih: 07 Mart 2009 01:45 Ekleyen:
  • Hangi Osmanlı?
    Mart 05, 2009 - CUMHURİYET, MUSTAFA BALBAY

    Erdoğan’ı Kadıköy’de şu pankartla karşıladılar:

    “Son Osmanlı Padişahı Recep Tayyip Erdoğan!” Aynı gün ABD’li stratejist George Friedman’ın gazetelerde söyleşisi çıktı. İki tümce:

    “2040’a kadar eski Osmanlı topraklarında yeniden hâkimiyet sağlayacaksınız… Türkiye tarih sahnesine imparator olarak geri dönecek.”Birbirinden çok farklı ortamlarda ama aynı günde sayfalara taşınan bu iki haber, bir süredir ısıtılmakta olan “yeni Osmanlı-cılık” kavramını sütuna taşımamıza neden oldu.

    Hangi Osmanlı?

    Fatih Sultan Mehmet’in Osmanlısı mı, Deli İbrahim’inki mi?

    Kanuni Sultan Süleyman’ın Osmanlısı mı, Vahdettin’inki mi?

    Şüphesiz Osmanlı İmparatorluğu bizim tarihimiz. En genel bölümlemeyle üç ana devresi var:

    Genişleme, duraklama, çökme…

    Acaba Erdoğan’a son Osmanlı padişahı derken, Osmanlı’nın son padişahından esinlenerek mi hitap ediyorlar?

    Türkiye’nin Osmanlı topraklarında etkinliği artacak sözünü neden sadece Ortadoğu gündeme gelince söylüyorlar?

    Yeni Osmanlıcılık kavramını ortaya atıp bir yandan şişiren kesimler bunun çok güzel bir şey olduğunu ballandıra ballandıra anlatırken neyi hedefliyorlar?

    ***

    Soruları keselim… Ayrıntılara geçelim…

    Anlaşılan o ki; ABD Türkiye’ye Ortadoğu’da en üst sınırı taşeronluk olan bir rol vermek istiyor. Bunu Erdoğan’a kabul ettirmenin en güzel yolu da Türkiye’nin rolünün çok artacağını, Osmanlı döneminden farksız olacağını söylemek olsa gerek!

    Erdoğan, Suriye ile İsrail arasındaki arabuluculuk rolünü çok ama çok sevmişti. Bunun devamında Hamas’ı da dünya sahnesine sunacaktı. Arkasından Mısır ve Suudi Arabistan’ın ikincil duruma düşmesi ve gelsin Ortadoğu’nun ve Arap dünyasının lideri Erdoğan!

    Olabilir mi?

    Hayır…

    Neden?

    Her şey bir yana Arap dünyası içinden olmayan, yani Arap olmayan bir kişinin liderliğini kabul etmez.

    Kaldı ki uluslararası alanda son yapılan tartışmalar şu yönde:

    Ortadoğu’da Mısır’ın ağırlığını gölgede bırakacak bir başka ülke yok!

    ***

    Osmanlıcılık neden ısıtılıyor sorusunun Ortadoğu dışındaki yanıtlarından biri şu olabilir:

    Türkiye’nin iç düzenini değiştirmek için…

    Bir başka anlatımla, Atatürk devrimleriyle biçimlenen yapıyı, moda deyimle ılımlı İslam projesine dönüştürmek için…

    Osmanlı’da millet kavramı değil, ümmet kavramı hâkimdi. AKP’li kardeşlerimizin de sempatiyle baktığı bu yaklaşımın devamında ulusal devlet diye bir şey kalır mı?

    Kalmaz…

    Bu gidiş Türkiye’yi, sütunlara dökmeye elimizin varmadığı bir sona doğru götürür.

    Friedman, medeniyetler çatışması kavramının tersine Türkiye’nin içindeki çatışmaların bir dönem yükselse de devamında uzlaşmanın ortaya çıkacağını söylüyor. Bunu görmek için Friedman olmaya gerek yok ki!

    Geçmişte Türkiye ideolojik, etnik, mezhepsel çatışmaların içinde sokulmak istenmedi mi? İstendi.

    Başarılabildi mi? Sonuç olarak hayır.

    Bugün de laik-antilaik çatışmasının içine sokulmak isteniyor. Bu konuda da dalgalanmalar yaşayacağız ama sonuçta yine başaramayacaklar. Dalgalanmaların daha kısa sürmesi için her şeyden önce Atatürk’ün temellendirdiği yapıya inanmak gerekiyor.

    Son Osmanlı padişahı tarihteki yerini çoktan aldı!
    Tarih: 06 Mart 2009 19:36 Ekleyen:
  • Adam Olmak…
    Mart 05, 2009 - CUMHURİYET, İLHAN SELÇUK

    Baykal, RTE’ye ne demiş:

    “- Kırk fırın ekmek yesen de adam olamazsın…”

    Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bu nedenle Deniz Baykal aleyhine 100 bin liralık tazminat davası açtı…

    *

    ‘Adam’ sözcüğünün künyesi pek zengindir…

    Falih Rıfkı yazmıştı, vaktiyle Meclis’te kafası küflü bir ‘mebus’ Atatürk’e sormuş:

    “- Asrî (modern, çağdaş) olmak ne demektir?”

    Mustafa Kemal Paşa yanıtlamış:

    “- Adam olmak demektir…”

    *

    ‘Adam’ın zengin anlamları içinde beğenin beğendiğinizi…

    Adam ‘erkek’ anlamına da gelir, ‘kişi’ sözcüğü yerine de kullanılabilir…

    Ne var ki son zamanlarda kimi kadın hakları savunucuları ‘adam’ lafından pek hoşlanmıyorlar…

    ‘Adam olmak’ yerine ‘insan olmak’ deyişi günümüzde daha geçerli sayılıyor…

    *

    Peki, ‘adam’ ne zaman ‘insan’ oldu?..

    İnsan Hakları Bildirileri bu süreçte dönüm noktaları…

    Birleşmiş Milletler Bildirisi’nde (ya da 1789 tarihli İnsan Hakları Bildirisi’nde) ne yazar:

    “- Kadınla erkek eşittir…”

    Nerede eşittir?..

    Hayatta..

    Yeni deyişle yaşamda..

    Her şeyde..

    Giyimde kuşamda…

    *

    Kadına tesettürü öngören dünya görüşü kadını erkekle eşit saymıyor demektir…

    Kadını erkekle eşit görmeyen kadın, insan haklarına ters düşer…

    Ya kadını erkekle eşit görmeyen erkek nedir?..

    Adam değildir…

    Çünkü çağımızda adam olabilmek için insan olmak gerekiyor…

    *

    Ama ne kadınımızda suç..

    Ne adamımızda..

    Kişinin kafası eğitim, öğretim, çevre, aile, görenek vesaireyle kendisine ne belletiliyorsa öyle biçimleniyor…

    Yoksa dünya tesettürlüler ve tesettürsüzler diye ikiye ayrılır mıydı?..

    Gün gelecek adamlar adam olacaklar…

    Daha başka deyişle insan olacaklar…

    Tesettür o zaman kalkacak…

    *

    Günümüzde adam olmayı erkek olmakla özdeş tutanların sayısına bereket…

    Adamlar insan olsalar 21’inci yüzyıl Türkiyesi’nde türban davası diye bir şey olur muydu?..
    Tarih: 06 Mart 2009 19:35 Ekleyen:
Lütfen Giriş Yap veya Kayıt Ol!