Mimarlar Odası Ankara Şubesi Yönetim Kurulu İsmetpaşa, Hıdırlıktepe, Hacıbayram başta olmak üzere Ulus tarihi kent merkezini basın mensuplarıyla birlikte gezerek inceledi. Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Ali Hakkan ve Ankara Şube Yönetim Kurulu Sekreter Üyesi Tezcan Karakuş Candan inceleme sırasında halkın şikayetlerini de dinledi. Ulus halkı, evlerini, dükkânlarını bırakmak istemediklerini söyleyerek, Büyükşehir Belediyesi tarafından evlerini terk etmeye zorlandıklarını dile getirdi. Halk Oda yöneticilerine “Şimdi biz ne yapacağız? “ sorusunu yönelterek feryat figan yardım istedi.

Ulus tarihi kent merkezini gezen Oda yöneticileri gecekondu mahallesinin sakinleriyle ve esnaflarla Ulus’un geleceğini konuşurken “hukuki ve teknik destek sunabiliriz, yanınızdayız” mesajı verdi.  

Halk Belediyeyi Mimarlar Odası’na şikâyet etti.   

Mimarlar Odası Ankara Şube Sekreter Üyesi Tezcan Karakuş Candan’a evinin tapusunu gösteren ayakkabı tamircisi Servet Gözlemecioğlu “elimizden yok pahasına alıyorlar, 90 metrekare bir yerim var, metrekaresine 300 lira veriyorlar, yılbaşından sonra bize enkaz parası da vermeyeceklerini söylüyorlar, mahkemeye gidebiliriz ama mahkemede şansınız yok diyorlar, şimdi tapumuz var, tapumuz yok, kimse sesimizi duymuyor, çaresiziz” şeklinde feryat etti. 

Ali Hakkan’a durumu anlatan, İsmetpaşalı olan Lütfü Tatlı ise “ Metrekaresi binlerce lira eden yerlerimize 350 lira veriyorlar, biz bu parayla ne yapabiliriz, Burası Ulus’un göbeği, başkalarına satacaklar peşkeş çekecekler biliyoruz. Buradan gitmek istemiyoruz, hiçbir yere gitmeyeceğiz. Ali Bey, 12. aydayız kimsenin evini satmaya çalıştığı yok. Evini satın aldık diyerek, evinden çıkmayan komşumuzun elektriğini, suyunu kestiler, elektriği suyu olmadan bu kış şartlarında yaşıyor”  şeklinde şikâyetini iletti.

Zeynel Aşıkoğlu ise “mecbur bırakıyorlar, istemesek de evlerimize el koyuyorlar, ben anlaşma yapmadım, Anlaşmayacağım. Zengin insanlar olmadığımız, gariban olduğumuz için böyle davranıyorlar. ”

Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Ali Hakkan İsmetpaşa ve Hıdırlıktepe sakinlerinin her birinin şikayetlerini dinlerken, hepsini hukuki destek için ve sözleşmeler konusunda yardım için  Oda’ya davet etti.

“Belediye tehdit yağdırıyor”

Hıdırlıktepe sakinlerinden ismini vermek istemeyen bir ev hanımı ise çocuklarıyla yaşadığı evi göstererek, belediyenin tehditlerinden bahsetti. “ 10 gün içinde evinizi vermezseniz enkaz parası yok” diyen belediye yetkililerini anlatırken ne yapacaklarını bilmeyerek mağdur olduklarını ifade etti.

“Neden tabelamız olsun”

Şikâyetleri dinleyen Oda yöneticileri, Bentderesi’nde kurulu olan, kentsel dönüşüm bürosu olarak bilinen, konteynırın kapısını çaldı. Ulus’ta kentsel dönüşüm hakkında bilgi istedi. Basına açıklama yapamayacağını ileten görevli memur oda yöneticilerine de bilgi vermekten çekindi. Tabelası olmayan yapıya tabelalarını soran Oda yöneticileri “ tabelanın yeni siparişi verildi” cevabını aldı. Konteynırın bir yıldır  kurulu olduğu, tabelası olmayan kentsel dönüşüm bürosu olarak bilinen yapının Ankara Büyükşehir Belediyesi Emlak ve İstimlak Daire Başkanlığı Proje koordinatörlüğü olduğu öğrenildi. Oda yöneticileri yan taraftaki binanın kapısını çaldı. Gazetecilerin çekim yapmasına izin vermeyen görevliler, binanın uzlaşma bürosu olduğu, Büyükşehir Belediyesi’ne ait olduğu bilgisi verildi. Tezcan Karakuş Candan’ın  “Tabela ya da bayrağınız yok mu?” Sorusuna ise görevliden,  “Büyükşehir Belediyesi’nin burası, kamu kurumuyuz neden tabelamız bayrağımız olsun” gibi ilginç bir yanıt geldi. 

Tespit gezisinin sonunda açıklama yaptı. Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Ali Hakkan durumdan kaygı duyduğunu dile getirerek şunları söyledi: “Afet Yasası’nın İnsan hakları, mülkiyet hakları, barınma hakları açısından burada yaşananların ne anlama geldiğini defalarca kez söyledik, ama burada birebir yaşayan insanlardan bunları dinlemek bizi çok sarstı.  Burada yaşayanların, kent yoksullarının evlerinden barklarından nasıl atıldığını, haklarını hukuki olarak arayamadıklarını, kendi ağızlarından dinledik. Ciddi bir baskı ve tehdit yaşamalarına rağmen haklarını talep etmeleri gerekiyor. Büyükşehir Belediyesi’ne ait olduğu söylenen Konteynır ve uzlaşma dairesinin tabelası bile yok. Belediye’nin nasıl bir örgütlenmede olduğunu anlamakta zorluk çekiyoruz. Burada belediyenin hiçbir kamusal yaklaşımı yok. Birçok planlama süreci de yaşanıyor ama hiçbirisi de hayata geçmiyor.”

Tarihi kent merkezinde zorbalık tarihi

Tezcan Karakuş Candan ise manzaranın üzücü olduğunu dile getirerek “ Afet yasasının çıkması ile birlikte bu mağduriyetin yaşanacağını biliyorduk, dile getirmiştik. Bugün burada hissediyor olmaksa acı verici. Sanki 60’lı- 70’li yıllardaki arazi mafyası, insanları tehdit eden yaklaşım, kendisini kamusal görüntüde yeniden üretmiş durumda. Yapı üretim süreci ve kentleşme sürecinde önemli bir dönüşüm noktası. İnsanların haklarını koruyan yargı süreci yaşanmıyor, yürütmeyi durdurma kararları çıkmıyor. Kentsel dönüşüm bölgelerinde yaşayan insanların, mal, mülk bedelleri düşük tutularak ve bütün anılarından arındırılarak başka yerlere gönderiliyor olması sürecin ne kadar vahşi olduğunun da göstergesi olduğunu bugün burada tespit ettik. Bize açıklama yapmayan o kapalı kapıların ardında neler yapıldığını bilmiyoruz. Mimarlar Odası olarak hukuki ve teknik destekle yanlarında olacağız. Ulus tarihi kent merkezinde, tarihi yok ederek, zorbalık tarihini yazmaya çalışıyorlar. “ şeklinde konuştu.