Haberler


Şık ve Şener serbest…
  • Yorumlar: 0
  • 13 Mart 2012 00:00
  • Haber kategori: Çayyolu
  • Ekleyen:
  • Ziyaretler: 2166
  • Son Güncelleme: -/-
  • (Güncel Beğeni 0.0/5 Yıldızlar) Toplam Oylar: 0

Şık ve Şener serbest…

0 0

Gazeteciler Ahmet Şık, Nedim Şener, Soner Yalçın, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan'ın da aralarında bulunduğu 13 sanıklı Odatv davasının 11. oturumu bugün yapıldı. İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki dava, Fikret İlkiz'in savunmasıyla başladı. Herkesin olağan mahkemelerde yargılanma hakkının olduğunu vurgulayan İlkiz, “Bu davaya bakan mahkeme olağan dönemde, olağanüstü görevlidir. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının özel yetkili bölümümü vardır ve soruşturmalara egemendir. CMK’nun 250., 251. maddelerine egemen zihniyet 'yargı etiği' ilkelerine aykırıdır” dedi.

Bu davada, gazetecilerin ortaya koyduğu gerçeklerin yargılandığını, bu gerçeklerin özel yetkili insanları ve bir kısım medyayı korkuttuğunu ifade etti. Ahmet Şık, Nedim Şener ve diğer gazetecilerin, özel yetkili savcı önünde, mahkemede, gazeteciliklerinin ve hayatlarının sorgulandığına dikkat çekti.

İlkiz şöyle konuştu: “Yaptıkları haberler, neden haber yaptıkları, kiminle ne konuştukları, neden konuştukları, niçin televizyonlarda öyle söyledikleri, neden kitap yazdıkları soruldu. Oysa sizlerin okuduğu gazeteler, haberler, kitaplar, izlediğiniz televizyonlar, yani sizin hayatınızdır sorgulanan. Sizin hayatınızdır suçlanan… Tutuklananlar bizleriz ve hepimizin tutukluluk hali sürüyor. Tıpkı iki gazeteci gibi... Tıpkı 'Tutuklu Gazete” gazetecileri gibi tutukluyuz… Aslında Türkiye’de ceza adalet sistemi ve tutuklama müessesesi; tutukludur. Tutuklu gazetecilerin “tutukluluk hali”, yaratılan korku imparatorluğunun eseridir.”

“Şimdi biz, itham ediyoruz”

“Soruyorum, itham ediyorum ve suçluyorum” diye devam eden İlkiz, “Tüm gerçeğe ve tüm adalete ağır bir haksızlık yapılması bu dava ile göze alındı. Böylece her şey bitti. Türkiye’nin alnına leke sürüldü. Tarih böylesine bir hukuka aykırılığın 'ileri demokrasi' denilen dönemde işlendiğini yazacaktır” dedi. Gazeteciler hakkındaki bu iddianamenin hiçbir hukuksal değer taşımadığını ifade ederek devam etti: “Bu davada gazetecilerin, gazeteci olması suçtur. Evlerinde, işyerlerinde 'hiçbir tehlikeli belgenin bulunmamış olması' suçtur. Bu davanın gazetecilerinin, çalışkan olması, öğrenme kaygısı içinde olması da suçtur. Coşkulanması da suçtur. Coşkulanmaması da suçtur... Yürekleri bulandırarak, kafaları karıştırarak ağızları kapatıyorlar. Bundan daha büyük bir kamu suçu olamaz.”

Gazetecilere düşmanlık beslemeyin

Kamuoyunu şaşırtmanın da ağır bir suç olduğunu dile getiren İlkiz, “Sıradan, objektif ve gösterişsiz insanları kimse aldatmasın, kimse gazetecilere düşmanlık beslemesin. Kimse, kimseyi gazetecilere düşman etmesin. Gazetecilere karşı hoşgörmezlik tutkularını körüklemesin ve gazetecileri topluma “düşman” gibi göstermesin, bu suçların en ağırıdır! Eğer bu yanılgı iyileştirilmezse insan haklarının özgürlükçü büyük Türkiye’si yıkılacaktır. Gerçek yürüyor ve onu hiçbir şey durduramayacaktır” diye konuştu.

Başbakanın suçu...

Başbakan'ın Şık'ın kitabına bomba benzetmesi yaptığını anımsatan İlkiz, “Sayın Başbakan’ı hiç değilse düşüncesizliği yüzünden, en büyük haksızlığına neden olduğu ve adil yargılanmayı etkileme suçu işlediği için, hakkında henüz hüküm verilmemiş ve masum sayılan kişiyi böylece suçladığı için ve Avrupa Parlamentosu’nun tam ortasında yazılan kitaba “bomba” dediği için suçluyorum. Medyada kurulmuş mahkemelerde bu davanın sanıklarının lekelenmesine neden olan kamu görevlilerini, görevlerini ihmal ettikleri için suçluyorum” dedi.

Ahmet Şık'ın, gazeteci olduğunu, bu davada kitap yazdığı için suçlandığını vurgulayan İlkiz, “İddianamede, Şık'ın talimat aldığı söyleniyor. Ahmet/e şaibelerin ortadan kalkması için kitabını düzeltmeleri yapmadan yayınlamasını ben söyledim. Tapelerde büyük harflerle yazılan Fikret Abi benim.Sonunda kitap yayınlandı. Korkulacak bir kitap olmadığı anlaşıldı.İddianamenin suçlaması hukuka ve yasa aykırıdır. İfade özgürlüğünün suçlanması, gazeteciliğin suçlanmasıdır ve temel insan hak ve özgürlüklerine aykırıdır” diye konuştu.

Emniyetin yazısı...

Emniyet Genel Müdürlüğü'nün mahkemenin sorusunda karşılık gönderdiği yazıda,
“Kovuşturmayı yürüten bağımsız mahkemelerin yetkisinde kalmakla beraber, 'Ergenekon' yapılanması 3713 sayılı Terörle Mücadele Yasası kapsamında bir örgütlenme olduğu” ifade edildi. Tutuklu sanık Barış Terkoğlu'nun ikametinde çıkan ve MİT'e ait olduğu belirtilen dokümanların gizli “gizlilik” derecesinde olduğunu açıklayan Başkan Mehmet Ekinci, bu nedenle söz konusu belgelerin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından muhafaza altına alındığını söyledi.

Davanın bugünkü duruşmasında Nedim Şener ve Ahmet Şık dahil 4 kişi tahliye oldu.

 

Cumhuriyet

Paylaş
  • Twitter
  • del.icio.us
  • Digg
  • Facebook
  • Technorati
  • Reddit
  • Yahoo Buzz
  • StumbleUpon

Hiç yorum yok...

Bilgi! Maalesef sadece kayıtlı ve giriş yapmış kullanıcılar yorum gönderebilir. Giriş yapın veya Kayıt olun.