Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç 14 mayıs günü Twitter hesabından yaptığı açıklamada, "19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı vesilesiyle yaklaşık 40 ilde halk konserleri düzenledik. Ancak Reyhanlı'daki 50 can, F16 pilotumuzun şahadeti ve Burak'ın maç çıkışı öldürülmesi nedeniyle konserleri iptal ettik" demiş.

İlk bakışta, “aman ne duyarlı bir açıklama” denilebilirse de, AKP’nin milli bayramlarımızda stadyumlarda ve tüm okullarda yapılan kutlama törenlerini, totaliter rejimlerdekine benziyor, bundan sonra halk meydanlarda kutlayacak diyerek kaldırdığı hatırlandığında pek de inandırıcı görünmemektedir.

Kaldı ki, bu ilk iptal değildir.

Geçen yıl da 19 Mayıs bayramının kutlama törenleri okullarda ve stadyumlarda iptal edilmiş ve bunun için de "kutlama törenlerinin hazırlık döneminin mevsim olarak soğuk bir zamana denk gelmesi nedeniyle sağlık sorunlarına yol açmasına, çalışma süresinin uzun olması nedeniyle öğrencilerin derslere ilgisinin azalmasına, motivasyonlarının düşmesine, gönüllü olmayan öğrenci velilerinin okullarla olan ilişkilerinin bozulmasına sebep olduğu yönünde duyumlar alınmaktadır" şeklinde komik gerekçeler gösterilmiştir.

Bu durum karşısında AKP’nin, milli bayramların kutlamalarını kerhen,  Türkçe’si istemeye istemeye yaptığı ve uçan kuşu bahane edip, törenleri iptal yoluna gittiği algısı yarattığını söylemek haksız bir değerlendirme olmayacaktır.

Oysa, Türk ulusu vatan topraklarını işgal eden emperyalistlere karşı azim ve kararlılıkla savaşıp, bağımsız Türk devletini kurduktan sonra yedi düvele karşı verilen bu onurlu mücadelenin kilometre taşlarını, milli bayram olarak ilan etmiştir.

Emperyalistlere karşı, milli bir direniş örgütlenmesinin ilk adımı olarak, Mustafa Kemal’in İstanbul’dan ayrılıp, Samsun’a vardığı Mayıs ayının 19. günü de bu önemli bayramlarımızdan birisidir.

Ulusal bağımsızlığımızın miladı olan bu günün, büyük önder Atatürk tarafından Türk gençliğine armağan edilmesinden buyana bu bayramımız, Gençlik ve Spor Bayramı olarak anılmış olup, ağırlıklı olarak gençlerin etkinlikleri ve gösterileriyle kutlana gelmiştir.

19 Mayıs, cumhuriyetin emanet edildiği gençlerin bayramıdır.

Adı üzerinde, gençlik ve spor bayramı olduğu içindir ki, bu bayramda gençler, yurt düzeyinde, stadyumlarda sportif gösteriler yaparak Atatürk’ü anmaktadır.

Kısacası bu kutlamalar, basit bir “eğlence” değildir!

O nedenle, şu veya bu üzücü olay, milli bayramları kutlama törenlerinin yapılmaması için gerekçe olamaz ve olmamalıdır.

Tersine, özellikle vatanın ve milletin bütünlüğüne yönelik terör kaynaklı üzücü olaylardan sonra milli bayramlar daha bir coşkuyla kutlanmalıdır!

Reyhanlı’da yaşanan can kayıpları, pilotumuzun şehit olması ve bir futbol taraftarının öldürülmesi elbette çok acı ve üzücüdür, ancak ilk kez yaşanan olaylar da değildir.

Şöyle yakın tarihe bakıldığında bunlar gibi çok acı bir çok olayın yaşandığı görülecektir.  

Mesela,

• 4 Ekim 2008 PKK, Aktütün Karakoluna saldırmış 15 askerimiz şehit olmuştur.
• 28 Temmuz 2008 İstanbul Güngören de 2 ayrı patlama meydana gelmiş 18 vatandaşımız hayatını kaybetmiştir.
• 8 Aralık 2009 Reşadiye’de PKK’nın hain pususu sonucu 7 askerimiz şehit olmuştur.
• PKK hainlerince 10 Ekim 2011 Hakkari Çukurca ve Yüksekova’da yapılan eş zamanlı saldırı sonucunda 16 askerimiz şehit olmuştur.
• 17 Ağustos 2011 Hakkari Çukurca karayolunda meydana gelen mayınlı saldırıda 11 askerimiz şehit olmuştur.
• 28 Aralık 2011 Şırnak’ın Uludere ilçesi yakınlarındaki  Irak topraklarında Türk Hava Kuvvetlerince yapılan hava operasyonunda 25 vatandaşımız hayatını kaybetmiştir.
• 20 Haziran 2012 PKK, Dağlıca da saldırmış 8 askerimiz şehit olmuştur.
• 3 Eylül 2012 Şırnak’ın  Beytüşşebap ilçesinde PKK saldırısında 10 askerimiz şehit olmuştur.
• 5 Eylül 2012 Afyonkarahisar’da mühimmat deposunda patlama meydana gelmiş 25 askerimiz şehit olmuştur.
• 18 Eylül 2012 PKK, Bingöl’de askeri konvoya pusu kurmuş 10 askerimiz şehit olmuştur.
• 10 Kasım 2012 Siirt’in Pervari ilçesi yakınlarında askeri helikopter düşmüş 17 askerimiz şehit olmuştur.

Lakin, bunların ardından tüm yurtta hayat hiçbir şey olmamış gibi devam etmiş, ne törenler iptal edilmiş, ne de TV’ler, radyolar eğlence programlarının akışında herhangi bir değişikliğe gitmiştir.

Hatta bu tutum, eleştirenlere karşı, “zaten terörün istediği toplumu sindirmek, yasa boğmak, onların ekmeğine yağ sürmeyelim teraneleriyle” savunulmuştur.

Bütün bunlar yaşanmışken, şimdi kimi kutlama programlarının iptali yoluna gidilerek, Reyhanlı’daki terör saldırısı sonucu yaşanan can kayıplarının, bir pilotumuzun şehit olmasının ve bir futbol takımını taraftarının öldürülmesinin buna gerekçe gösterilmesine inanmak, bunu  anlamak, haklı bulmak ve kabul etmek mümkün değildir.

Bu iptaller olsa olsa, kutlamaların AKP tarafından zaten istemeye istemeye yapıldığının ve iptali için bahane arandığının bir karinesi olarak görülebilir.

Mustafa T. Turhan