Haberler


Her Duruşmada Biraz Daha Uzayan Dava
  • Yorumlar: 0
  • 06 Ağustos 2010 00:00
  • Haber kategori: Çayyolu
  • Ekleyen:
  • Ziyaretler: 1996
  • Son Güncelleme: -/-
  • (Güncel Beğeni 0.0/5 Yıldızlar) Toplam Oylar: 0

Her Duruşmada Biraz Daha Uzayan Dava

0 0

Siz hiç dört gözle adalet beklediğiniz bir mahkeme salonundaki hukuk ikliminden nefret edip hapishane koğuşunu özlediniz mi?

Silivri’dekiler, duruşma dönemlerinde ayda sekiz kez bunu yaşıyor.20 Temmuz 2009’da başlayan ikinci davada 4 Haziran 2010’a dek tam 70 duruşma yapıldı.

Bunun anlamı şu:

Türkiye’nin yargılama geleneğinde önemli bir davanın yılda en çok 5 duruşması yapılıyor. Bu istatistikle karşılaştırıldığında tam 14 yıllık yargılamaya bedel bir dönem yaşandı.

Ne kadar yol alındı?

Ne yol alması, tam tersine yol uzadı.

20 Temmuz’dan hemen sonra ikinci iddianame ile üçüncüsü 6 Ağustos’ta birleştirildi. Daha yola çıkarken dava ikiye katlanmış oldu.

10 Ağustos’ta duruşmalar yeniden başlayacak. Yeni davalarla birleştirilir mi? Birleştirilirse hangileri eşleşir?

Net bilgi yok, yorum çok!

***

Mahkeme salonunda hapishane koğuşunu özlemek ne demek?

Duruşma sırasında bir sanık MİT’le bağlantısı olduğuna ilişkin tartışmalı bir durum ortaya çıkınca, bunun MİT’e mahkeme aracılığıyla sorulmasını istiyor. Mahkeme şu kararı alıyor:

“Bu sanıkla birlikte bütün sanıkların MİT bağlantısının sorulmasına…”

Bekleyin 6 ay!

Ankara’da oturan bir sanığa mahkeme üye hâkimi soruyor:

“Çayyolu semtinde tanıdıklarınız var mı?”

Bir kişinin Çayyolu’nda tanıdığının olması suç mu?

Her ay, mahkemenin yükünü neredeyse 6 ay daha uzatacak ek yapılıyor.

Bir ay dava yürüt, altı ay ekle.

Sonra da bu dava bitecek diye bekle!

“Terör örgütü” Genelkurmay’a, Emniyet’e MİT’e sorulurken mahkeme bir karar alıyor:

“Bülent Ecevit’e ait sağlık dosyalarının tümünün getirilmesine…”

Ergenekon savcıları, hâkimleri her şeyden anladıkları gibi tıptan da mı anlıyor?

***

Kesip sakladığım yazılardan biri 2 Haziran 2010 tarihli Hürriyet’te Ege Cansen’in. Yassıada’dan Silivri’ye başlıklı yazının bir bölümünü paylaşmak istiyorum:

“Yassıada’da oynanan tiyatro beni siyasallaşan hukuktan nefret ettirdi. O gün bugündür, Yassıada benzeri bir mahkeme tarafından mahkûm edilmekten korkarım.

Yıllar önce Yassıada hakkında ne hissetmişsem bugün aynısını Ergenekon mahkemeleri için duyuyorum. Beşer bin sayfalık kendi içinde tutarsız iddianameler, gizli tanıklar, ifade değiştiren itirafçı şahitler, sahte hahamlar, mülkün temeli adaleti rencide ediyor…”

Ölüm, bir ceza olamaz. O nedenle yakın tarihimizin idamla sonuçlanmış hiçbir davasını hukuki bulmuyorum.

“Ölüm sayısı” hesabı yapıldığında 1960’la 1971 eşit. 1980 onları katlıyor.

Şekli ne olursa olsun Silivri davalarıyla bu dönemin 5 ölümü var. 1960’ı, 1971’i geçti.

Bu gidişe evet derseniz, şüpheniz olmasın 1980 de geçilecek…

Bu tabloyu “demokrasimiz gelişiyor” diye sunanlara hayır deyin…

Yargılama cinayetlerine hayır deyin…

Hukuku intikam aracı haline getirmek isteyenlere hayır deyin…

Mustafa Balbay
6 Ağustos 2010
Cumhuriyet

Paylaş
  • Twitter
  • del.icio.us
  • Digg
  • Facebook
  • Technorati
  • Reddit
  • Yahoo Buzz
  • StumbleUpon

Hiç yorum yok...

Bilgi! Maalesef sadece kayıtlı ve giriş yapmış kullanıcılar yorum gönderebilir. Giriş yapın veya Kayıt olun.