Haberler


Cumhuriyet dönemi mimarisi tehdit altında
  • Yorumlar: 0
  • 20 Nisan 2013 01:36
  • Haber kategori: Çayyolu
  • Ekleyen:
  • Ziyaretler: 2448
  • Son Güncelleme: -/-
  • (Güncel Beğeni 0.0/5 Yıldızlar) Toplam Oylar: 0

Cumhuriyet dönemi mimarisi tehdit altında

0 0

Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Oda Yöneticileri Cumhuriyet dönemi mimarisine ait olan 1935 yılında temeli atılan su arıtma tesisinin çürümeye bırakılmış olmasını eleştirdi. Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Ali Hakkan yaptığı değerlendirmede şunları söyledi: “Cumhuriyet dönemi mimarisini yaşatmak önemli, yapıları çürümeye bırakmak yerine sahip çıkmalılar. Avrupa’da bu örnekler kamusal mekan olarak dönüştürülüyor ve çok değerli paha biçilmez eserlere dönüştürülüyor. Endüstri ve sanayi yapılarına sahip çıkılması gerekiyor. Su Süzgeci kamusal mekan olarak yaşatılabilir Hava gazı fabrikası bir günde yıkıldı. Yüzüncü yıl kazan dairesi Ankaradaki başka bir örnektir.  Santral İstanbul güzel bir örnektir, müthiş bir mekan, korunarak dönüştürüldü. Ankara için de bunlar çok önemli değerler. Su süzgeci yapısı yaşatılabilir. Yerel yöneticiler niçin sahip çıkmıyor anlaşılmaz bir durum. Çok büyük bir mekan, çok güzel şeyler yapılabilir. Bir dönemde Ankara’ya hizmet etmiş önemli bir yapı olarak yaşatılmalı. Ya yaşatırlar ya da bina çöküntü olarak düşer bir gün. Kentimiz tüm kimliğini kaybediyor. Tıpkı Milli Piyango binasında yaptıkları cephe değişikliği gibi. Atatürk Bulvarı’ndaki cephe değişikliğine Büyükşehir Belediyesi Milli Piyango binasından başladı. Frekans kaplama elemanlarından oluşan,kemerli, tonozlu modern mimari ile alakasız cephe kaplamaları olacak, daha öncesinde Büyükşehir’in kataloglarında bastığı gibi.

 

“Mimarının oğlu da istemiyor”

 

Hakkan Milli Piyango bina müellifinin dava açtığının altını çizerek, “Milli Piyango binasının , proje müellifinin oğlu da mimar ve bunu onaylamıyor, kendisi dava açtı. Büyükşehir Belediyesi, yaptığı düzenlemeyle metre kare üzerinden bir bedel ödemeyi teklif ediyor ama meslektaşımız bunu reddediyor. Telif hakkı var ve hukuki süreç devam ediyor. Biz de Ankara Şubesi olarak burada bir eylem yapacağız” dedi.

 

Mimarlar Odası Ankara Şube Sekreter Üyesi Tezcan Karakuş Candan ise Su süzgecinin çöküntü bir alan olarak terk edilmesinin ideolojik olduğunu belirtti. Candan, “1935 ‘te temeli atılırken, 1936’da Çubuk Barajı ile hizmete açılan, su arıtma yapısının korunması gerekiyor. Yapının mimarisi açısından farklı bir şekilde işlevlendirilecek bir pozisyonu var. Böyle çürümeye terk edilerek, ilerde yapı bakımsız  yıkılsın diyecekler.  Cumhuriyet dönemi mimarisi saldırı altında. Su Süzgeci için, koruma kuruluna başvuracağız rapor hazırlıyoruz. Tescil edilmesini isteyeceğiz. Sadece su süzgeci için değil Atatürk bulvarı’ndaki yapıları da kapsayan bir Cumhuriyet Siti çalışması yapacağız. Su süzgeci, Kamusal bir işleve dönüştürülebilir, Kültür mekânı veya müze olabilir. Endüstri mirasları işlevlendirilerek kullanılabilir.

 

 

“insanlar gibi, binalar da tek tip giyemez”

 

Atatürk Bulvarı’ndaki yapılara değinen Candan ise yapıları tüm binaları aynı kimliğe bürüyemezler dedi. Candan: “Binaların tek tip giydirilmesi, tıpkı insanların tek tip giydirilmesi gibi doğru değildir. Cezaevlerinde’de bir dönem tek tip kıyafet vardı,   tek   tip kimliksizleştirmektir. Bir dönem öğrenci dernekleri için tek tip öğrenci derneği tasarladılar, bugüne geldiğimizde de Tek tipleştirme yaklaşımı değişse de baskı rejiminin uygulamaları değişmiyor.  Her binanın yapıldığı döneme ait özgün bir karakteri ve tipi vardır. Mimar Sinan’ın yaptığı bir camii de modern bir cephe ile kaplansa bunun da karşısında oluruz.  Siz bir yapıyı “30 yıl sonra ben böyle düşünüyorum” diyerek değiştiremezsiniz. Ankara’nın kimliği 90 yıldır, cumhuriyet’in başkent olmasıdır. Çok kültürlü bir yapısı vardır, binlerce yıldır farklı kültürlerle yoğrulmuştur. Bunun ideolojik bir konu yapılmamasını kültürel mirasa sahip olmanın bir zenginlik olduğunu düşünüyoruz. Şimdi Ankaralılar olarak, Melih Gökçek’in istediği farklı bir tarihi ve tipi algılamak zorunda bırakılıyoruz ve bunu reddediyoruz. Çünkü bizim kendi tarihimiz ve kimliğimiz kültürlerle yoğrulmuştur. Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı nasıl kendi kimliğimiz ve birikimimiz ise Cumhuriyet dönemi de aynıdır.  Tek tiplere karşı çıkıyoruz, binalarda, kıyafetlerde ve  düşüncelerde, Anayasa mahkemesinin 4+4+4 için söylediği gibi Özgürlüğün darı genişi olmaz, özgürlükler özgürlüktür. ” Şeklinde konuştu.

 

Candan,  Başkent Dayanışması bileşenleri olarak 26 Nisan tarihinde Milli Piyango binası önünde olacaklarını ve bir kimlik eylemi yapacaklarını duyurdu.

 

“Büyük vicdansızlık “

 

Yapılan toplantıda , Mamak Askeri Cezaevi’nin Genelkurmay tarafından ticari bir mekana dönüştürülme projelerinin hazırlatıldığına dair ihbar aldıklarını dile getiren oda yöneticileri tepkiliydi.

 

Hakkan tepkisini şu sözlerle dile getirdi: “Mamak askeri Cezaevi’ne yönelik bir yarışma açtık ve özgün fikirleri ortaya çıkardık. Türkiye siyasi tarihinin en önemli eza mekânlarından. Başbakan’da 12 eylül ile hesaplaşmak istiyor, eğer samimilerse bu hesaplaşmanın en önemli mekanı Mamak Cezaevi’dir.  Bu duyarlılığın ciddiye alınarak, sahip çıkılması gerekiyor bu projeye gelsinler birlikte Mamak Cezaevi üzerinden 12 Eylül ile hesaplaşalım. Yarışma olarak önemli bir deneyim yaşadık, Ankara kültürüne ve ülkeye katılması gereken bir değerdir. Acıların yaşandığı alanda Genelkurmay’ın orayı bir otele dönüştürmeyi planladığının bilgisini aldık, eğer bu doğruysa eza çekilen yerde sefa çekilmez.  İçimizi acıtıyor bu durum. Rahatsız edici bir süreç İnsan vicdanına sığmaz böyle bir kararı almak. Buna cesaret etmek bile büyük vicdansızlıktır.

 

Hakkan ayrıca Ulucanlar Cezaevi sürecini de hatırlatarak, “Adalet bakanlığı sürecin önünü açan bir girişimde bulundu ve birlikte bir deneyim süreci yaşadık, yarışmaya katılan projelerin hepsi çok önemli projeler, Mimarlar Odası Ankara Şubesi’ne bu konuda destek vermeliler. Bir çok Sivil Toplum Örgütü’de destek verdi. Onlara düşen görev bu projeye sahip çıkmalarıdır.” Dedi.

 

“Acıların üzerine acı katacaklar”

 

Genelkurmay’a ve Milli savunma Bakanlığı’na oteli sorduklarını belirten Candan, “Mamak Cezaevi üzerine çalışmaları bilgi edinme kanununa göre sorduk. Genelkurmay’ın otel projeleri yaptırması ve projelerin mimarlar tarafından çizilmesine çok şaşırdık . Hatta mimarların “siz giremediniz ama biz giriyoruz, çiziyoruzdediği bilgimiz dahilinde. Toplumsal duyarlılık oranın bir müze olması talebini yarışmayla açığa çıkarttı. Mamak Askeri Cezaevi müze olmalı. Acıların üzerine acı katmaktır. Yaşanan süreci küçümsemektir. Zorunlu ikametgahın tercihli ikametgaha dönüştürülmesidir, 12 eylül sürecinde insanları oraya zorla hapsettiler.  Burasının gelecek kuşaklara aktırılması aklın yoludur, aklın yolu birdir. Alman Faşizmi döneminde Hitlerin toplama kamplarının otele dönüştürüldüğünü düşünün bundan hiç farkı yok. Otel yapacak olmasını şiddetle kınıyoruz. Uluslararası önemde bir siyasi bellek mekânının otel yapılması abesle iştigal. Umarız biz yanlış duymuşuzdur” Dedi.

Candan imza kampanyası başlattıklarına da dikkat çekti. “Tüm toplumla birlikte Mamak Cezaevi’nin müze olmasını talep etmek için, “Mamak Cezaevi Müze olsun, Halka açılsın” imza kampanyasını başlattık.

Kaynak: www.cayyoluhaberbulteni.com
Haber Detayı: www.cayyoluhaberbulteni.com/CayyoluHaberDetaylari.asp?ID=6072

 

Paylaş
  • Twitter
  • del.icio.us
  • Digg
  • Facebook
  • Technorati
  • Reddit
  • Yahoo Buzz
  • StumbleUpon

Hiç yorum yok...

Bilgi! Maalesef sadece kayıtlı ve giriş yapmış kullanıcılar yorum gönderebilir. Giriş yapın veya Kayıt olun.