Haberler


BİR ANALİZ İKİ GÖREV
  • Yorumlar: 0
  • 06 Haziran 2011 00:00
  • Haber kategori: Çayyolu
  • Ekleyen:
  • Ziyaretler: 1962
  • Son Güncelleme: -/-
  • (Güncel Beğeni 0.0/5 Yıldızlar) Toplam Oylar: 0

BİR ANALİZ İKİ GÖREV

0 0

Seçime az zaman kaldı.

Bu güne kadar yapılan analiz ve tahminler saymakla bitmiyor.

Analizler, durulan yere, bakılan açıya göre değişiklikler gösterse de AKP'nin bu kez de ipi göğüsleyeceğine hemen herkes mutabık görünüyor.

Üzerinde mutabık kalınan bir başka husus da seçimlerden sonra başta yeni Anayasa ve "Kürt meselesi" olmak üzere, önemli konularda ciddi sorunlar yaşanacağı oluyor.

O nedenle bu seçim, sadece önümüzdeki 4 yıl ülkeyi kimin yöneteceğinin değil, ülkenin kaderinin belirleneceği bir seçim olarak öncekilere oranla daha çok önem kazanıyor.

AKP, yeni Anayasayı yapabilecek ve öngördüğü  adımları rahatça atabilmesine imkan verecek bir çoğunlukla meclise girme hesabı yaparken, CHP ve MHP oy oranlarını  yükseltip, AKP' nin önüne ciddi bir set çekme, hatta iktidardan indirme planları yapıyor.

BDP, yeni kartlar açabilmek ve yeni mevziler elde edebilmek için, "bağımsız" adaylarıyla yüksek bir oy alarak mecliste grup oluşturup, AKP yi sıkıştırmayı hedefliyor.

Diğer partiler ve bağımsız adaylarsa, büyük olasılıkla % 10 barajına takılıyor.

Önemli oranlara ulaşan kararsız seçmenin oyunun, sonuçları etkileyeceği ve katılımın yüksek olması halinde, muhalefet partilerinin oy oranının yükseleceğine kuşku duyulmuyor.

Kamuoyu yoklama şirketleri, iktidar partisi için üç aşağı beş yukarı aynı oy oranlarını verse de özellikle MHP için farklı tahminler yapılıyor ve bazıları, MHP'nin baraj altında kalacağını dile getiriyor.

Ancak bunun aslında, MHP'nin baraj sorunu olduğu propa-gandasıyla yıpratılarak, mecliste temsil edilmemesi amacına yönelik bir strateji olduğu açıkça görülüyor.

MHP, Tıpkı  Baykal'a ve CHP ye yapıldığı  gibi, kaset operasyonlarıyla hırpalanmaya çalışılıyor.

Peki bu ortamda ne yapmak, nasıl hareket etmek gerekiyor?

Bu toz duman içinde, sağlıklı bir analiz yapabilmek için önceki seçimlere, katılan partilere ve aldıkları oy oranlarına bakmakta yarar bulunuyor.

Hiç beklenmedik bir oy oranıyla AKP' nin iktidara geldiği ve katılım % 79.10 olduğu 2002 seçimlerine toplam 19 partinin girdiği, AKP' nin % 34.43 ile birinci, CHP'nin % 19.41 le ikinci parti olduğu, DYP'nin % 9.54, MHP'nin % 8.35, Genç Partinin %7.25, ANAP'ın % 5.11, DEHAP' ın % 6.14, DSP'nin % 1.22, BBP' nin % 1.02, SP' nin %2.49 ve ÖDP' nin %0.34 oranında oy alarak baraj altında kalıp milletvekili çıkartamadığı, bu sonuçlarla ve mevcut seçim yasasının azizliğiyle AKP' nin % 34.43 oy oranıyla 365, CHP' nin % 19.41 oy oranıyla 117, bağımsızların da % 0.96 oranında oy alarak 8 milletvekili çıkarttığı,

AKP'nin iktidarında gidilen 2007 Genel seçimlerindeyse, katılım oranının % 84.25, olduğu, seçime 15 partinin girdiği, AKP' nin % 46.58 ile yine birinci, CHP'nin % 20.88 ile ikinci, bu defa barajı geçen MHP'nin de % 14.27 ile üçüncü parti olduğu, seçim barajı nedeniyle bağımsız olarak katılanlar % 5.32 oy oranına sahip olurken, DYP ve ANAP'ın tek çatıda toplayan DP'nin % 5.42, Genç Partinin % 3.04, SP'nin %2.34, oranında oy alarak baraj altında kaldığı, bu sonuçlara göre, AKP' nin 341, CHP'nin 112, MHP'nin 71 ve bağımsızların da 26 milletvekili çıkarttığı, görülüyor.

Bu tablo; Katılım oranı % 79.10 olan 2002 seçiminde % 34.43 ile 365 milletvekili çıkartan AKP nin, Katılım oranı % 84.25 olan 2007 seçiminde oy oranını % 46.58'e yükselttiği halde 341 milletvekili çıkartabildiğini, dolayısıyla genel katılım ve meclise giren parti sayısı arttıkça, iktidar partisinin oy oranı yükselse bile milletvekili sayısının düştüğünü çok net gösteriyor.

Aynı  istatistikler 12 Haziran 2011 seçimlerinde, önceki seçimlere katılan, başta DYP ve ANAP olmak üzere Genç Parti, HYP gibi merkez sağ olarak tanımlanacak partilerin olmamasının ve DP'nin henüz bu boşluğu dolduramamasının, bu seçimin sonuçlarını etkileyecek bir başka önemli etken olduğuna da işaret ediyor.

Buna göre, 2007 deki oy oranları toplamı % 8.96 gibi hiç de yabana atılmayacak bir seviyede olan bu partilere oy veren seçmenin, bu seçimdeki tercihi büyük önem taşıyor. Gerek iktidar, gerekse muhalefet partileri de bunun farkında olduğundan merkez sağ seçmene yönelik çalışmalar yapıyor.

Bu noktada, eldeki veriler AKP ve MHP nin, listelerinde merkez sağdan gelen adaylara da yer veren CHP ye göre daha önde olduğunu gösterse de CHP' nin, seçimlerden önce yaşadığı yenilenme ve değişim sürecinde, Kılıçdaroğlu'nun önderliğinde yelkenine doldurduğu rüzgarla, klasik seçmen kitlesi dışındaki kesimlerden özellikle merkez sağdan da oy alarak yükseliş yapacağı anlaşılıyor.

Bu nedenle, merkez sağ oyların, CHP ye gitmemesi, önceki iki seçimde olduğu gibi yine büyük ölçüde AKP de toplanması, bu suretle bir taşla iki kuş vurularak MHP' nin baraj altında, dolayısıyla meclis dışında kalması ve 2002 de olduğu gibi, MHP milletvekilliklerinin AKP ye gitmesi için, her yol mubah görülerek uğraşılıyor.

Bu uğurda, CHP yi desteklediği gerekçesiyle, aktif siyaseti çoktan bırakmış olan merkez sağın efsane eski lideri Demirel'e bile yükleniliyor.

Anti demokratik % 10 seçim barajını,  BDP "bağımsız" adaylar formülüyle aşarken, MHP bu barajın altında kalırsa, zaten yaşanmakta olan, halkın önemli bir bölümünün mecliste temsil edilememesi sorununun daha da büyüyeceği ve katılımcı demokrasinin ciddi zaafa uğrayacağı, küçük çıkar hesaplarıyla görmezden geliniyor.

Bu durumda, AKP iktidarına yeter! diyen CHP ve MHP' li seçmenin yapması gereken iki önemli görev kendiliğinden ortaya çıkıyor;

Mutlaka sandığa gidip oy kullanmak, bu bir.

Kendi partisine oy vermekle yetinmeyip, başta merkez sağ olmak üzere, kararsız ve muhalif oyların da duyulan "yakınlığa" göre CHP ve MHP de toplanması için çaba göstermek, bu da iki.

Bu kadar basit!...

Mustafa TURHAN
Çayyolu Haber Bülteni

Paylaş
  • Twitter
  • del.icio.us
  • Digg
  • Facebook
  • Technorati
  • Reddit
  • Yahoo Buzz
  • StumbleUpon

Hiç yorum yok...

Bilgi! Maalesef sadece kayıtlı ve giriş yapmış kullanıcılar yorum gönderebilir. Giriş yapın veya Kayıt olun.